19 Ekim 2007 Cuma

Ermenilere soykırım yapmadığımız hata. Bizim oralarda bir insana ermeni demek en büyük küfürdür.

Yer: Azerbaycan, Hocalı

Elleri bir ağaca arkadan bağlanan hamile bir kadının başına dikilmiş
olan iki Ermeni yazı tura atıyordu.

Bu kanlı kumarı yaklaşık 100 yıl önce Anadolu toprağında Kars'ta

Ağrı'da, Van'da Erzurum'da da ataları oynamıştı.Onlardan duymuşlardı.

Karnı burnunda çaresiz bir Azeri kadının doğumu oldukça yakın

görünüyordu. Çaresiz kadın bir hazan yaprağı gibi titriyordu. Elbiseleri

yırtık, ayakları çıplaktı...

Ermenilerin uzun boylu olanı elindeki AK-47 model Rus yapımı otomatik

tüfeğinin namlusuna monte edilen seyyar kasaturayı çıkartırken,diğeri

elindeki demir parayı havaya attı:
-Akçik, manç?.. (Kızmı, oğlan mı?)

-Akçik... (Kız)

Bu cevap üzerine 'oğlan' diyerek bahse giren Ermeni, elindeki kasatura

ile hamile kadının karnını bir hamlede yarıp çocuğu çıkarttı.Kan bürülü

gözleri bebeğin kasıklarına kilitlendi.

-Tun şahetsar,ınger... (Sen kazandın,yoldaş)

-Yes şahetsapayts ays bubrikı inç bes bidigişdana... (Ben kazandım ama

bu bebek nasıl beslenecek?)

-Mayrigı bedge gişdatsine.(Annesi besleyecek elbette)

Bunun üzerine daha kısa boylu olan Ermeni, bir hamlede kasaturaya

geçirdiği bebeği annesinin göğsüne yapıştırdı:

-Mayrig yerahayin zizdur. (Çocuğa meme ver)

Aynı dakikalarda Hocalı'nın başka bir semtinde tek kale futbol maçı

hazırlığı vardı. İki kesik Azeri kadın başını kale direği yapmışlar, top

arayışına girmişlerdi.Başı tıraşlı bir çocuk bulup getirdiklerinde ise

Ermeni çeteci sevinçle bağırdı:

-Asixn ma/,çimi yev bızdıge, aveg gındırnadabidi. Gıdıresek...

(Bu hem saçsız hem de küçük,iyi yuvarlanır. Kopartın...)

Aynı anda çocuğun gövdesi bir tarafa,başı da orta yere düşmüştü...

Ermeniler zafer naraları atarak, kanlı postalları ile kesik çocuk

başına vurarak kanlı bir kaleye gol atmaya çalışıyordu.

Bu iki olay Hocalı'da bundan çok değil yalnızca 14 yıl önce

yaşandı.Her iki olay da ermeni çetecilerin katliamlarına bizzat şahit olan

görgü

tanıklarının anlatımlarıdır. Ne yazık ki 26 Şubat 1992 günü binlerce

Azeri türlü yöntemlerle vahşice katledilmiştir.

Ajanslar,katliam haberini bütün dünyaya hızla geçerken, arşı titreten

ağır bir vahşet yaşanan Hocalı halkından geri kalanlar ise çaresizlik

içinde kıvranıyordu. Türkiye'de büyük bir dehşet uyandıran katliama

ilişkin ilk görüntüler ise TRT aracılığı ile duyurulmuştu. Bütün olanları
batılı

gazeteciler, özellikle de New York Times belgeledi.

26 Şubat'ta güçlü silahlarla donatılmış Ermenistan silahlı kuvvetleri

ile Hankendi'nde konuşlanmış bulunan Albay Zarvigarov komutasındaki

366'ncı Rus Motorize Alayı, Hocalı'ya saldırarak tarihin en vahşî
katliamlarından

birini yaptılar. 26 Şubat gecesi Rus motorize alayının tanklarından

açılan top ve roket saldırıları ile Hocalı

Havaalanı kullanılamaz hâle getirilerek kentin dış dünya ile ilişkisi

de tamamen kesildi. Savunmasız kalan kente giren Rus destekli Ermeni

askerleri, çocuk, yaşlı, kadın, bebek demeden birçok insanımızı vahşîce

katlettiler. Ermenilerin işgal ettikleri Hocalı'da dehşet verici olaylar

yaşandı. Canlı canlı insanların kafa derilerini yüzdüler, sağ olarak ele

geçirdiklerini ise sistematik bir işkenceye ve tıbbî deneylere tâbi

tutarak, insanlık dışı muamelelere maruz bıraktılar. Hızar ve testereler

ile diri diri insanların kol ve bacaklarını kestiler. Genç kızların önce

saçlarını,sonra da kafa derilerini yüzdüler. Babanın gözü önünde

evladını,evladın gözü önünde babayı kurşunlara dizdiler. Kesik kafaları
sepetlere

doldurdular.

Peki neydi bu düşmanlık?

Ermenistan'daki okul duvarlarında asılan haritalarda Türkiye'nin 12

ili yer almaktayken, Ermenistan'ın bayrağında Türkiye hudutları içindeki
Ağrı

Dağı'nın resmi varken, Ermenistan Millî Marşı'nda

'Topraklarımız işgal altında, bu toprakları azat etmek için

ölün,öldürün' denmekteyken, başkaca bir neden aramaya zaten gerek yok

sanırım.

Dağlık Karabağ Bölgesi'nde bulunan Hocalı'ya, eski Sovyet İttıfaki

Silahlı Kuvvetleri'ne ait 366.Alay'ın desteği ile Ermeni Sılahlı

Kuvvetleri tarafından düzenlenen saldırılar sonucu 613 Azerbaycan
Türk'ünün
hayatını

kaybettiği resmî olarak açıklandı. Ancak kayıp sayısının bu rakamların

çok çok üstünde olduğu bilinmektedir. 56 hamile kadın karnı yarılmış
durumda

bulunmuştur. Bu alçak saldırıda 487 kişi ağır yaralanırken, 1275 kişi ise

rehin alınmış, geri kalan nüfus da bin bir zorlukla canını kurtarmış

ancak bu olayın tahribatından ruhları ve hafızaları asla bir daha

kurtulamamıştır.

Şahitlerin anlattıklarını dinleyenler önce kulaklarına inanamadı.

Fakat katliam sonrası Hocalı'ya girdiklerinde ise, görgü tanıklarının

abartmadığını kısa sürede anladılar. Hocalı'da katliam bölgesini gezen

Fransız gazeteci Jean-Yves Junet'nin gördükleri karşısında söyledikleri,

katliamın boyutunu da anlatıyordu:

'Pek çok savaş hikâyesi dinledim. Faşistlerin zulmünü işittim,ama

Hocalı'daki gibi bir vahşete umarım kimse tanık olmaz'

Peki 26 Şubat 1992 günü yaşanan bu katliamın emrini kim vermişti;

Ermenistan Devlet Başkanı sıfatını taşıyan Robert Koçaryan denilen

kirli katilden başkası değildi.

Yaptığı terör faaliyetlerinin oranı nispetinde terfi eden Taşnaksutyun

örgütü liderlerinden Robert Koçaryan, 20 Mart 1996'da Ermenistan

Başbakanı oldu.

Karabağ'da barış istediği için aşırı milliyetçilerin tepkisine daha

fazla direnemeyen Levon Ter Petrosyan istifa edince de 30 Mart 1998

yılında ondan boşalan Devlet Başkanlığı koltuğuna,'Hocalı Katliamı'
başsorumlusu

olan azılı terörist Robert Koçaryan oturdu.

Ermeniler Türk hamile kadınlarına tecavüz edip karnını hamile olduğu

halde taş ile doldurup öldürmüşler ve küçük Türk kızlarına tecavuz edip

öldürmüşlerdi.

Ülkemizde sadece 1 ermeni öldürüldü diye yürüyüş yaptılar

ve o kadar araştırdılar ama hiç bir insan kalkıpta bu masum insanlara

iskence edilip öldürüldükleri için yürüyüş yapmadı.

18 Ekim 2007 Perşembe

Cinsiyete Göre Burclar

>> >>> >>YENGEÇ ERKEK:
>> >>> >>SEVDİĞİ KADINA BAĞLANIR VE ONU BİR KEZ KISKAÇLARINA ALDIMI,
>> >>>ÖMÜR
>> >>> >>BOYU
>> >>> >>BIRAKMAK İSTEMEZ.
>> >>> >>Son derece duygusal hassas ve yumuşaktır.
>> >>> >>Zaman zaman huysuz ve müthiş kıskanç olurlar.
>> >>> >>Gönül almayı çok iyi bilirler.
>> >>> >>Annelerine çok düşkündürler.
>> >>> >>Evine bağlı, güvenilir, şefkatli, anlayışlı, neşeli bir kadın
>> >>>onu
>> >>> >>mutlu
>> >>> >>edebilir. Mükemmel bir babadırlar.
>> >>> >>Suyu,
>>denizi, içkiyi çok severler.
>> >>> >>
>> >>> >>YENGEÇ KADIN: YENGEÇ BURCU KADINI KELİMENİN TAM ANLAMIYLA
>> >>>KENDİSİNİ
>> >>> >>ERKEĞİNE ADAR. O, bir dişi kuştur.
>> >>> >>Ürkek ve
>> >>>kırılgandır.
>> >>> >>Dedikoduya meraklıdır.
>> >>> >>Gevezelikleri dırdırcılığa varabilir.
>> >>> >>Anneleri, babaları, çocukları, eşleri için canlarını verirler.
>> >>> >>Kendisini ilişkisine adar.
>> >>> >>Maddi açıdan güçlü olan bir erkek, güvende hissetmesini sağlar.
>> >>> >>
>> >>> >>ARSLAN ERKEK:
>> >>> >>SICAK ROMANTİK, ATEŞLİ AŞIKLARDIR. BİRLİKTE OLDUĞU İNSANIN
>> >>> >>AYAKLARINI
>> >>> >>YERDEN KESER. Yufka yüreklidirler.
>> >>>
>> >>O canı pahasına bile dişisini koru
>> >>> >>Karizmatiktir.
>> >>> >>Kelimenin tam anlamıyla ''dişi''lerden hoşlanırlar.
>> >>> >>Aslanlar evlerine, ailelerine çok bağlı tiplerdir fakat bir
>> >>>gözleri
>> >>> >>de
>> >>> >>hep dışarıdadır.
>> >>> >>Eşlerinin çalışmayıp evde oturmasını isterler.
>> >>> >>Onlar sanki baba olmak için yaratılmışlardır.
>> >>> >>
>> >>> >>ARSLAN KADIN:
>> >>> >>KENDİSİNE
>> >>>OLAN GÜVENİ SON DERECE GELİŞMİŞ OLAN BU KADIN, KENDİSİ
>> >>> >>GİBİ
>> >>> >>GÜVENLİ NE YAPTIĞINI BİLEN BİR ERKEK ARAR.
>> >>> >>Her zaman bakımlı, zarif, dikkatlidirler.
>> >>> >>Çok pratik, işlevsel bir zekaya sahiptirler.
>> >>>
>> >>Gece hayatını severler.
>> >>> >>Yaşam zevkleri pahalı olur.
>> >>> >>Kendisine olan güveni son derece gelişmiştir.
>> >>> >>Özgürlüklerine düşkündürler.
>> >>> >>Erken çocuk sahibi olmaya pek yanaşmazlar.
>> >>> >>
>> >>> >>BAŞAK ERKEK:
>> >>> >>İLİŞKİLERİNDE MACERA DEĞİL, HUZUR VE DÜZEN ARAYAN YA DA UZUN
>> >>> >>MACERALARDAN
>> >>> >>SONRA SAKİN BİR LİMANA YANAŞMAK İSTEYEN KADINLAR İÇİN BAŞAK
>> >>>ERKEĞİ
>> >>> >>VAZGEÇİLMEZDİR. Merttir ve çok çalışkandır.
>> >>> >>Kimseyi yarı yolda bırakmaz.
>> >>> >>Aradığı kadın kültürlü, zarif, dost olmalıdır.
>> >>> >>O bir temizlik hastasıdır.
>> >>> >>Aşık
>> >>>olabilmesi iiçin ona çok
>>güvenmesi gerekir.
>> >>> >>
>> >>> >>BAŞAK KADIN :
>> >>> >>O DALGA GEÇİLECEK BİR KADIN DEĞİLDİR.İLİŞKİLERİ CİDDİ OLUR YA
>> >>>DA
>> >>> >>HİÇ
>> >>> >>OLMAZ.. BU NEDENLE, GENEL OLARAK HAYATLARINA ÇOK ERKEK GİRİP
>> >>> >>ÇIKMAZ.
>> >>> >>Sessiz, sakin, dürüst bir kadındır.
>> >>> >>Mağrur, mesafeli, ince ve duyguludur.
>> >>> >>Biraz inatçı olduğu söylenebilir.
>> >>> >>Entelektüel ve güçlü bir erkek ister.
>> >>> >>Çok gizli fantezileri olur.
>> >>> >>Mükemmel bir eş ve anne olurlar.
>> >>> >>
>> >>> >>KOÇ ERKEK:
>> >>> >>KOÇ BURCUNDA DOĞAN ERKEK ZOR BİR İNSANDIR. ONU ANCAK TEPEDEN
>> >>> >>TIRNAĞA
>> >>> >>''DİŞİ'' OLAN BİR
>>KADIN ETKİLEYEBİLİR.
>> >>> >>Enerjik bir yapısı vardır.
>> >>> >>Macerayı seven, savaşçı ve öncüdür.
>> >>> >>Çok cana yakındır.
>> >>> >>Sevdiğinin pohpohlamasını ister.
>> >>> >>Spora düşkün
>> >>>olur.
>> >>> >>Aşkın yeri büyüktür.
>> >>> >>
>> >>> >>KOÇ KADIN:
>> >>> >>AKLINA GELENİ OLDUĞU GİBİ SÖYLER, ASLA YUMUŞAK BAŞLI DEĞİLDİR.
>> >>> >>Tutkulu, cazibeli ve akıllı bir kadındır.
>> >>> >>Kıskanç bir yapıları vardır.
>> >>> >>Sevdikleri erkekle ömrünü geçirebilirler.
>> >>> >>Düzenli bir evlilik sıkıcı olabilir.
>> >>> >>Özgürlüklerinden taviz vermezler.
>> >>> >>Bencildirler.
>> >>> >>Dünyanın onların etrafında dönmesini
>>isterler.
>> >>> >>
>> >>> >>BOĞA ERKEK:
>> >>> >>BİR BOĞA ERKEĞİ PLATONİK DE OLSA SON NEFESİNE KADAR SEVEBİLİR.
>> >>> >>Azimli kişilerdir.
>> >>> >>Diktörün enerjisini taşırlar.
>> >>> >>Güven telkin eden tiplerdir.
>> >>> >>Sadık bir dost, iyi bir eş, şefkatli bir baba olurlar.
>> >>> >>Çalışmaktan hiçbir zaman yılmazlar.
>> >>> >>Gerçek bir aşk sunarlar.
>> >>> >>Yataktaki iştahı da en az sofradaki kadar
>> >>>açıktır.
>> >>> >>
>> >>> >>BOĞA KADIN :
>> >>> >>BOĞA BURCU KADINI, İNSAN İLİŞKİLERİNDE ÇOK BAŞARILIDIR.
>> >>>HERKESLE
>> >>> >>KOLAYCA İLETİŞİM KURABİLİR.
>> >>> >>Kusur arayan kibirli kişiler olabilirler.
>> >>>
>> >>''Gerçek olan güzeldir, güzel olan gerçektir'' hayata bakışının
>> >>>bir
>> >>> >>özetidir. Bir olayı yıllarca unutmayıp kin tutabilirler.
>> >>> >>Herkesle kolayca iletişim kurabilirler.
>> >>> >>Tam anlamıyla gerçek bir dişidir.
>> >>> >>Doğaya düşkündür.
>> >>> >>
>> >>> >>İKİZLER ERKEK:
>> >>> >>GELECEĞE DAİR CİDDİ KARARLAR ALMAKTANSA, İÇİNDE BULUNDUĞU ANI
>> >>> >>YAŞAMAYI
>> >>> >>TERCİH EDER.
>> >>> >>Entelektüel ve çok yönlüdürler.
>> >>> >>İnsanlarla iletişim kurmakta başarılıdır.
>> >>> >>Ev hayatı onlara göre değildir.
>> >>> >>Karşısındaki kadının çok yönlü olması şarttır.
>> >>> >>Sorumluluk altına girmesi
>>çok
>> >>>zordur.
>> >>> >>İleriye dönük kararlar almak onlara göre değildir.
>> >>> >>Sert ve otoriter bir baba olmazlar.
>> >>> >>
>> >>> >>İKİZLER KADIN:
>> >>> >>İKİZLER ERKEĞİ GİBİ ÇİFT KISMETLİDİR.
>> >>> >>Hem zihinsel, hem de fiziksel açıdan sürekli hareket
>> >>>halindedir.
>> >>> >>Yalnız kalmaktan hoşlanmazlar.
>> >>> >>Karşılarındaki insanı iyi analiz edebilirler.
>> >>> >>Çok yönlüdürler.
>> >>> >>Merakları hiç bitmez.
>> >>> >>Paraya önem verirler.
>> >>> >>Eleştirenlerden hoşlanmazlar.
>> >>> >>
>> >>> >>OĞLAK ERKEK:
>> >>> >>OĞLAK ERKEKLERİNİN SERT VE DÜZGÜN HATLARI VARDIR. ZEKİ BAKAN
>> >>>
>> >>GÖZLERİYLE
>> >>> >>DİKKAT ÇEKERLER.
>> >>> >>Gençlik yılları biraz sancılı geçebilir.
>> >>> >>Tutkularının esiri olmaz.
>> >>> >>O bir bilgedir.
>> >>> >>O yönetici doğmuştur.
>> >>> >>Duyguları derin, sevgisi büyüktür.
>> >>> >>Çok
>> >>>dürüstür.
>> >>> >>Evinde huzur, güven ve düzen ister.
>> >>> >>
>> >>> >>OĞLAK KADIN:
>> >>> >>OĞLAK KADINLARI GENELDE MİNYONDUR.VÜCUT HATLARI HOŞ VE
>> >>>BİÇİMLİDİR.
>> >>> >>Çok güçlü ve gururlu kadınlardır.
>> >>> >>Çok kararlıdır.
>> >>> >>O bir işkoliktir.
>> >>> >>Sevgiye çok önem verir.
>> >>> >>Özgürlüğüne düşkün bir kadındır.
>> >>> >>Çok
>>hassastır.
>> >>> >>Katır kadar inatçıdır.
>> >>> >>
>> >>> >>KOVA ERKEK:
>> >>> >>ZAMANIN ÇOĞUNU BİRŞEYLER KEŞFETMEK İÇİN HARCAR. PEK ROMANTİK
>> >>> >>DEĞİLDİR.
>> >>> >>Dışa dönük, bilgili eğlenceli bu adamın yanında sıkılmak mümkün
>> >>> >>değildir.
>> >>> >>Eşi her şeyden önce arkadaşı olmalıdır.
>> >>> >>Aşkı beyninde başlar ve beyninden beslenir.
>> >>> >>Genelde geç evlenirler.
>> >>> >>Monoton olmazlar.
>> >>> >>Çocuğuyla iyi arkadaş olurlar.
>> >>> >>
>> >>> >>KOVA
>> >>>KADIN:
>> >>> >>ZAMANIN ÖTESİNDE DÜŞÜNÜR. ONU ANLAMAK ÇOK ZORDUR.
>> >>> >>Hayır işlerine, azınlıkların haklarını koruyan derneklere
>>
>> >>>destek
>> >>> >>vermek gibi işlerle uğraşabilirler.
>> >>> >>Özgürlüğüne düşkündür.
>> >>> >>Cinselliğe fazla düşkün değildir.
>> >>> >>Çok akıllı ve beceriklidir.
>> >>> >>Güçlü bir kadındır.
>> >>> >>Gerçekten karizmatiktir.
>> >>> >>Duygularına kapılmaz, her şeyi düşünür, anlamaya çalışır.
>> >>> >>
>> >>> >>BALIK ERKEK:
>> >>> >>BİR DENİZCİ EDASIYLA, HAFİF SALLANARAK YÜRÜYEN BALIKLAR'IN
>> >>>GÖZLERİ,
>> >>> >>İÇLERİNİN DERİNLİĞİNİ YANSITIR.
>> >>> >>Yüzlerinde en çok dikkat çeken yer gözleridir.
>> >>> >>Çok duygusaldırlar.
>> >>> >>Muhteşem bir aşık olurlar.
>> >>> >>Çok ince ve düşüncelidir.
>> >>> >>Onu gerçekten
>>anlayan bir kadınla evlilğe katlanabilirler.
>> >>> >>İlginç fantezileri vardır.
>> >>> >>Hayellerindeki
>> >>>kadına ulaşmak için epey dolaşması gerekir.
>> >>> >>
>> >>> >>BALIK KADIN:
>> >>> >>GİZEMLİ, DEĞİŞEN YÜZLERİ VE IŞILDAYAN GÜLÜMSEMELERİYLE GÖZ
>> >>> >>KAMAŞTIRIRLAR.
>> >>> >>
>> >>> >>Duyguları inanılmaz hızlı değişir.
>> >>> >>Çok zevkli ve renkli bir kişilikleri vardır.
>> >>> >>Dost canlısı ve neşelidirler.
>> >>> >>Çok bakımlı ve güzel olurlar.
>> >>> >>İşlerine hevesle bağlanırlar.
>> >>> >>Sanata yatkındırlar.
>> >>> >>Erkeğini mutlu etmek için her şeyi yaparlar.
>> >>> >>
>> >>> >>TERAZİ ERKEK:
>> >>>
>> >>KADINA NASIL DAVRANILMASI GEREKTİĞİNİ BİLEN, SON DERECE HOŞ
>> >>> >>GÖRÜNÜMLÜ,
>> >>> >>CENTİLMEN BİR ERKEKTİR.
>> >>> >>Kadın ruhunu çok iyi anlar.
>> >>> >>Bakımlı, güzel,akıllı ve nazik bir kadın ile beraber olmak
>> >>>ister.
>> >>> >>Tatlı sözler söylemekte ustadır.
>> >>> >>Sanatta, müzikte, hayatta, kadında her şeyde uyum
>> >>>arar.
>> >>> >>Gece hayatına, eğlencelere oldukça düşkündür.
>> >>> >>Adalet duygusu ile iyi bir devlet adamı ve hukukçu olabilir.
>> >>> >>Evine önem verir ve eşini sevdiği kadar saygı da duyar.
>> >>> >>
>> >>> >>TERAZİ KADIN:
>> >>> >>O ZEKİ, ÇAPKIN, NEŞELİ, ÇOCUKSU BİR DİŞİDİR
>> >>> >>Eğlenceli bir yaşam için
>>yaratılmıştır.
>> >>> >>Aşk herşeyden önce gelir.
>> >>> >>Çocuklara özgü bir bencilliği vardır. Ama rahatsız etmez.
>> >>> >>Eğitime çok önem verir.
>> >>> >>Göze hitap etmek onun için çok önemlidir.
>> >>> >>Herşey düzenli ve yerli yerinde olmalıdır.
>> >>> >>Evlilik çok önemlidir.
>> >>> >>Çocukları çok sever.
>> >>> >>
>> >>> >>AKREP ERKEK:
>> >>> >>AKREP ERKEKLERİ, GÜÇLÜ VÜCUT YAPILARI, BELİRGİN HATLARI,
>> >>>DONDURUCU
>> >>> >>BAKIŞLARIYLA ÇOK ÇEKİCİDİR.
>> >>> >>Çok ateşli tiplerdir.
>> >>> >>İçten ve dürüstür.
>> >>> >>Öyle görünmese
>> >>>de gerçekten duygusaldır.
>> >>> >>Çok kıskançtır.
>> >>> >>Eşinin fiziğiyle,
>>zekasıyla, hareketleriyle, dikkat çekici biri
>> >>> >>olmasınıister.
>> >>> >>Ailesini ihmal etmez.
>> >>> >>Parayı severler.
>> >>> >>
>> >>> >>AKREP KADIN:
>> >>> >>İNSANI MIKNATIS GİBİ ÇEKEN GÖZLERİ, YUVARLAK VÜCUT HATLARIYLA
>> >>> >>DİKKAT
>> >>> >>ÇEKİCİDİR.
>> >>> >>Duygu yüklü, tutkulu bir kadındır.
>> >>> >>O bir sır küpüdür.
>> >>> >>Kıyafet seçiminde son derece cüretkar olabilir.
>> >>> >>Sevdiği erkek için yapmayacağı hiçbir şey yoktur.
>> >>> >>Evine değer verir.
>> >>> >>Kesinlikle sadık kalır.
>> >>> >>Çok farklı konulara ilgi duyar.
>> >>> >>
>> >>> >>YAY ERKEK:
>> >>> >>HUZURSUZ, ÇOK TECRÜBE
>>EDİNMEK İSTEYEN YAY ERKEĞİNİN DURULUP KÖK
>> >>> >>SALMASI
>> >>> >>BİRAZ ZAMAN ALIR.
>> >>> >>Bir sporcu, kumarbaz, filozof ve
>> >>>maceraperesttir.
>> >>> >>Neşelerini sürekli muhafaza ederler.
>> >>> >>Hemen her konuda söyleyecek bir iki kelimeleri vardır.
>> >>> >>İşine gerçekten titizdir.
>> >>> >>Başlanmaktan kaçar.
>> >>> >>Çoğunlukla ilgisiz ve çocukça davranır.
>> >>> >>İdealist, sevecen, iyimser bir romantik.
>> >>> >>
>> >>> >>YAY KADIN:
>> >>> >>YAY KADINI KENDİNE ÇOK GÜVENİR, BU YÜZDEN UKALA TAVIRLARA
>> >>> >>BÜRÜNEBİLiR.
>> >>> >>Dikkat çekicidir.
>> >>> >>Gezmek, başka ülkeler görmek hayallerini süsler.
>> >>> >>Fikirleri için
>>savaşır.
>> >>> >>Çalışkandır.
>> >>> >>Sosyal yaşamları çok hareketlidir.
>> >>> >>Cinselliğe düşkün, enerjisi yüksek, fantezileri boldur.

NASIL OLDULER

NASIL ÖLDÜLER





Bakmayın onların öyle boyları kadar silahlarla afilli pozlar verdiklerine…
Annelerine gönderdikleri resimlerde arkalarına karlı dağları alıp mağrur mağrur baktıklarına kanmayın…
Çocukluğa hakkın yoksa, mecbursan çalışmaya, hayat izin vermezse şımarıklığa erken büyürsün.
Onlarınkide o hesap…
En büyüğü 22'sinde…
Çocuk olamadan şehit oldular…
Kim bilir nasıl öldüler?
Hangisi vuruldu ilkin?
Kurşun ilk neresine değdi?
Üzerlerine şarjörler dolusu mermiler boşalırken akıllarına en son hangi resim düştü acep?
Hamallık yaparak okuttuğu kardeşleri mi?
Bir haftalık gelinken bıraktığı Ayşe'si mi?
Sakat babası mı ?
Adını koyup askere geldiği kızı mı?
Ne geldi akıllarına en son?
Kim bilir şahadet getirebildiler mi?
Orada, kanlar içinde delik deşik yatarken uğruna öldüğü bize hakkını helal edebildiler mi?
Biz…
Biz bir Pazar gecesi o saatte evinde oturup…
Olan bitenden habersiz futbol programlarıyla Popstar Alaturka arasında gidip gelenler…
Yada "Ne olacak bu memleketin hali?" diye ahkam kesenler…
En çokda pişkin pişkin televizyonda demeç verenler…
Utanmadan söz üstüne söz verip, Irak'a bile sözünü geçiremeyenler…
İçeride kurt, dışarıda kuzu kesilenler…
"Askerlik yan gelip yatma yeri değildir" deyip kendi oğullarını askere göndermeyenler…
"Sayın Başkan"a danışmadan tek laf edemeyenler…
Nasılda borçluyuz onlara aldığımız her nefesi…
Biz böyle onların haberlerini okuyup,
En fazla bir elham okuyup devam ederken hayata…
Ve daha gazetenin sayfasını çevirirdiğimizde unuturken isimlerini,
Şehit cenazeleri haberlerinin hemen ardından başlayan dizilerle uyuştururken beyinlerimizi…
Ve yaşamayı seçmeye hakkı bile olmayan çocukların üzerinden savunurken demokrasiyi…
O en büyüğü 22 yaşında, çocuk olmadan şehit düşenler…
O kanlar içindeki delik deşik bedenler…
Ve bayram sabahları oğulları yerine soğuk mermer taşları kucaklayacak anneler…
Affedebilecek mi bizleri?

Eğer 13 asker şehit olduğunda yayı n akışı değişmeyecekse…
İbo Şov'da dansöz göbek atıp,
Popstar'da yarışmacı " Kara Üzüm Habbesi"ni söyleyecekse…
Ve bu ulus ulusal kanallardan şehitlerini öğrenemeyecekse…
Bu işte bir yanlışlık var!
Eğer haber kanalları alarma geçip,
Telefon bağlantıları, canlı yayın ve uzman görüşleriyle olan biteni an be an aktarmaktansa…
Kısa bir son dakika haberiyle geçiştirip,
Futbol sohbetlerine devam edecekse…
Ve ortalıkta "Biz haberciyiz" iddiasıyla gezinecekse…
Bu işte daha büyük bir yanlışlık var!
Eğer bu yanlış cezasız kalacaksa,
Bu ülkenin yüreğinde nasır tutmuş bir şeyler var!



Bu maili bütün herkese gönderiniz

Tepkimizi hiç gösteremedik bu şekilde gösterelim!!!

16 Ekim 2007 Salı

BU UNUTULUR MU ? (Ama malesef unuttuk...)

BU UNUTULUR MU ? (Ama malesef unuttuk...)

Birinci Dünya Savaşı'nda Ingilizlere, 150 bin askerimiz esir düştü. Bu askerlerden bir kismi da Mısır'ın Iskenderiye şehri yakınlarında bulunan Seydibeşir Usare Kampı'na hapsedildi.

Kampın tam adı, 'Seydibesir Kuveysna Osmanli Useray-i Harbiye Kampı' idi. Bu kampta, 1918'de Filistin cephesinde esir düşen 16. Tumen'in 48. Alayı'na baglı Osmanlı askerleri tutuluyordu.

12Haziran 1920'ye kadar iki yıl boyunca her türlü işkence, eziyet, agır hakaret ve aşagılamaya maruz kaldılar.

Bu insanlık dışı muamelenin nedeni ise Ermeniler idi...

Kamptaki, Türkçe bilen Ermeni tercümanların yalan, yanlış çevirileri ve kışkırtmaları nedeniyle, kamplarin Ingiliz komutanları, azılı Türk düşmanı kesilmişlerdi. Savas bitmişti. Ancak, kamptaki ağır koşullar nedeniyle ölenler dışındaki askerleri teslim etmek, Ingilizler'in işine gelmiyordu. Cünkü, olasi yeni bir savasta, bu askerlerin yeniden karşılarına cıkabilecekleri, Ermeniler tarafından, Ingilizlerin beyinlerine işlenmişti.

Çözüm toplu katliamdı... Askerlerimiz, mikrop kırma bahanesiyle, süngü zoruyla dezenfekte havuzlarına sokuldu. Ancak suya normalin cok uzerinde krizol maddesi katılmıştı. Mehmetçik, daha ayağını soktuğunda, aşırı krizol maddesi nedeniyle haşlanıyorlardı. Ancak Ingiliz askerleri dipçik darbeleri ile askerlerimizin havuzdan çıkmalarina izin vermiyorlardi. Mehmetçikler, bele kadar gelen suya başlarını sokmak istemedi. Ancak bu kez Ingilizler havaya ateş etmeye başladı. Askerlerimiz, ölmemek için çömelerek başlarını suya soktular. Ancak başını sudan kaldıran artık göremiyordu. Cünkü gözler yanmıştı...

Dışarı çıkanların halini gören sıradaki askerlerimizin direnişleri de fayda etmedi ve 15 bin askerimiz kör oldu. Bu vahset, 25 Mayis 1921 tarihinde TBMM'de görüşüldü. Milletvekilleri Faik ve Şeref beyler bir önerge vererek, Mısır'da esirlerin krizol banyosuna sokularak 15 bin vatan evladının gözlerinin kör edildiğini, bunun faili olan Ingiliz tabip, garnizon komutanı ve askerlerinin cezalandırılması icin TBMM'nin teşebbüse geçmesini istediler.

Tabiiki yeni kurulan devletin bin türlü sorunu vardı. Bu hesap sorma işide unutuldu gitti.

Ama onlar unutmuyorlar...

Kendi ihanetlerini bile soykırım ambalajına sarıp, dünya kamuoyuna sunuyorlar. En üzücü olanı da malum birilerinin, bu karalama kampanyalarına çanak tutması...


ŞEHİTLERİMİZE SAYGINIZ VARSA 3 dakikanızı almaz bu yazıyı arkadaşlarınıza göndermek.

ERMENİLER SOYKIRIM YAPILDI DIYE DÜNYAYI AYAĞA KALDIRIYOR BİZİM TARİHİMİZDEN HABERİMİZ YOK.


Türklerin yürekleri temizdir. Onlarda batıl fikirler, basit düşünceler yoktur. Türklerin vücutları ve sesleri gibi konuştukları dil de azametlidir. Her Türk kendini aslan, düşmanı av, atını ceylan sayar

9 Ekim 2007 Salı

Yaşanmış Trafik Anosları çok komik mutlaka okuyun

$Yaşanmış Trafik Anosları

Kiziltoprak kirmizi isiklarda duran trafik polisi ters yönden gelen
Araba söförüne seslenir:
- 34 gv 713 !
- bugün çok para kazandin herhalde ?
- acelem var, sanslisin...


--------------------------------------------------------------------------------
- phhh!...adanali devam et!
- phsss!..adanali kime diyom devam eeeeyyyt!
- aaaauueee!..ulen kulaana salgam mi kaçti kime diyom yürüsene! ( phhh
& phsss ; megafondan çikan tiz sesler )
--------------------------------------------------------------------------------
- 34 vg 0983 sagaaa çekhh
- 34 vg 0983 sagaaa çekhh
- sola demedik öküzzzzzzz saga çekhh
--------------------------------------------------------------------------------
Göztepe soyak site'sinin önünden yürüyorum...birden polis bir bmw'yi
Durdurdu...polislerden biri indi digeri de icerden bakiyor, ben de
Yana döndüm bakiyorum öyle, enteresan geldi adam sarhos falandi, biraz
Bakiyim eglenirim diye düsündüm...içerideki polis birden megafonla ;
-" önüne dön, önüne dön, kendi tipine bak sen soytari " dedi..
--------------------------------------------------------------------------------
Mecidiyeköy'de bir sabah erken,polis otosu arabanin tekine sesleniyor ;
- " zabahinan ceza yazdirma zabahinan " (sabah ile demek istiyor)
--------------------------------------------------------------------------------
Söförün biri trafik sıkısık iken park yasagi olan yere direksiyonu
Kirar ve durur...polis ;
- "beyaz uno çek kardesim park yasak" ....gibilerinden bir anons
Yapar... söför el kol hareketleri yardimiyla
- "abi ekmek almaya geçiyom hemen çikacam" der !...
Yarim saat kadar sonra elini kolunu sallaya sallaya çikinca polis
Anonsu patlatir...
- "beyaz uno ekmek nerde lan ?"
--------------------------------------------------------------------------------
Polisler arabayi sürenin tipine göre hitap etmesini de bilirler ;
- sarisin bayan saa çeker misiniz diyorum lütfen..
- beyefendi... biyikli... bekleme yapma
- deri ceketli.. et benli.. hade..
- duymuyormusun lan gözlüklü zibidi
--------------------------------------------------------------------------------
Olay çankaya'da geçiyor...ankarada patates sogan satan megafonlu bir
Kamyonet,polis anons yapiyor...
-06 mn 1945 ilerleeeeeee
Kamyonetin megafonundan cevap geliyor.....
-okeyyyyyy..................
--------------------------------------------------------------------------------
Kadikoy kusdili'ndeki dort yol agzinda trafik çok sikisik oldugu için
Surekli polis otosu bekler. trafik polisleri megafonla bagirarak
Trafigi idare ediyolar iste. neyse bagiriyo eleman
-"34 pts 723 lutfen saga çek"
O sirada ordan geçmekte olan oteki trafik otosu megafonla espiri
Yapiyor bunlara:
- "lutfenini yiyim senin, bu ne kibarlik lan mistafaa?"
--------------------------------------------------------------------------------
Atakoy'de bir arkadasimda sabahlamistim. sabah otobuse bincem ama
Mekani bilmedigim için duragi sorcak birilerini ariyorum. kimseler
Geçmiyo, neyse sonunda bir polis otosu gordum. tarif ettiler duragi:
- "su bakkali gec ilerle, agacin ordan saga kir ordan sola..."
Tesekkür edip yurumeye basladim. biraz yürümemistim ki arkadan bir megafon:
-"oglum agacin ordan sola kirsana lan, bak bak bak dinniyomu hiç, huss alooo"
Duragi bulana kadar ekip otosu arkamdan bagirip durdu.
--------------------------------------------------------------------------------
Bir trafik polisi incisi daha...bu sefer ankara'dayiz, ziya
Gokalp'deki ust gecitten gecmekteyiz. altimizda, pamukbank'in önünde
Duran ekip otosunun megafonundan cikanlar aynen soyle:
-" ticari devam et ms 489 devam et! isitme engelli devam et!"

(bilmeyenler için: isitme engelli vatandaslarimizin arac plakalarinda
Ozel bir isaret bulunmakta!)

Sadece bu sabah icin, icimden aglamak .....

Sadece bu sabah icin, icimden aglamak

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>geldigi halde yuzunu gordugumde

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>gulumseyecegim. Sadece bu sabah

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>icin, ne giymek istediginin secimini sana birakacagim gulumseyerek ne kadar

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>yakistigini soyleyecegim. Sadece bu sabah,

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>camasirlari yikamaktan
vazgecip

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>seninle parkta
oynamaya
>>>>>>>>>>>>>>gidecegim.

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>Bu sabah bulasiklari lavaboda
birakip

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>bulmacanin nasil cozuldugunu bana

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>ogretmeni izleyecegim. Ogleden
sonra

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>telefonun fisini
cekip
>>>>>>>>>>>>>>bilgisayari

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>kapatacagim ve arka bahcede
oturup
>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>seninle kopukten balonlar ucuracagim.

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>Bu ogleden sonra dondurma
arabasi

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>icin cigliklar attiginda
sana
>>>>>>>>>>>>>>hic

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>kizmayacagim ve gelirse bir tane
alacagim.

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>Bu ogleden sonra buyudugunde ne

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>olacagin hakkinda hic
canimi

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>sikmayacagim.Ya da
seni
>>>>>>>>>>>>>>ilgilendiren

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>konularda ikinci bir dusunce
uretmeyecegim.

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>Bu ogleden sonra kurabiye pisirirken

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>bana yardim etmene izin verecegim
ve


>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>calismayacagim. Bu ogleden
>>>>>>>>>>>>>>sonra

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>Mc
Donald's a gidecegiz ve iki tane

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>cocuk menusu isteyecegiz ki,iki
oyuncak

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>alabilesin.

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>Bu gece seni kollarimda
tutacagim
>>>>>>>>>>>>>>ve

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>nasil dogdugunu seni ne kadar
cok

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>sevdigimi anlatacagim.

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>Bu gece kuvette sulari sicratmana
izin

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>verecegim ve sana hic
>>>>>>>>>>>>>>kizmayacagim.

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>Bu
gece gec saate kadar oturmana ve

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>balkonda oturup yildizlari saymana izin

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>verecegim.Bu gece yanina
uzanip

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>en sevdigim TV programlarini
bir
>>>>>>>>>>>>>>kenara

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>birakacagim. Bu gece sen dua
ederken

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>parmaklarimi saclarinda dolastirip bana

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>en buyuk armagani verdigi
icin

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>Tanriya sukredecegim.
Kayip
>>>>>>>>>>>>>>cocuklarini

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>arayan anne ve babalari
dusunecegim.

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>Yatak odalari yerine cocuklarinin

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>mezarlarini ziyaret edenleri
ve

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>hastane odalarinda
donuk
>>>>>>>>>>>>>>bakislarla,

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>daha fazla iclerinde
tutamadiklari

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>cigliklariyla hasta cocuklarini seyreden

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>anne babalari
dusunecegim.

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>Ve bu gece yanagina iyi
geceler
>>>>>>>>>>>>>>opucugu

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>biraz daha uzun tutacagim
kollarimda.

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>Tanriya senin icin tesekkur edip bize

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>yalnizca bir gun daha
vermesi
>>>>>>>>>>>>>>icin

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>yakaracagim.....

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>Merhaba, Ben
29 yasinda bir babayim.

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>Esim ve ben birlikte mukemmel bir yasami

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>paylastik.Tanri bizi bir
cocukla
>>>>>>>>>>>>>>kutsadi.

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>beyin kanseri teshisi koydular Ve
kurtulmasi

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>icin tek yolun ameliyat oldugunu soylediler.

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>Ne yazik ki bunun icin yeterli paramiz
yok.

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>AOL ve Zdnet(Zimbabve) bize
yardim
>>>>>>>>>>>>>>etme

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>karari aldi.Bu mail ne kadar cok
kisiye

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>yonlendirilirse,her uc kisi icin 32 sent

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>Zimbabve dolari olarak) fon
olusturulacak.

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>AOL Mesaji takip edecek ve
kac
>>>>>>>>>>>>>>kisiye

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>ulastigini sayacak.

LİSE 1.SINIF Ingilizce dersinde yanimda bir kiz.....

>>>>>>>>>>>LİSE 1.SINIF Ingilizce dersinde yanimda bir kiz oturuyordu
>>>>>>>>>>>onun için “benim en iyi arkadasim” diyordum..ama ben
>>>>onun ipek gibi saçlarina bakip
>>>>>>>>>>>onu sevdiğimi söylemek istiyordum ..Ama o bana benim ona
>>>>>>>>>>>baktigim gözle bakmiyordu bunu biliyordum, dersten sonra
>>>>>>>>>>>kalkti ve geçen gün sinifta olmadigi için o günün
>>>>>>>>>>>notlarini istedi ona notlari verirken bana tesekkür etti

>>>>>>>>>>>ve yanagimdan öptü. >>>>>>>>bilmesini istiyordum, onu çok
>>>>>>>>>>>seviyordum ama söyleyemiyordum
>nedenini bilmiyorum ama çok
>>>>>>>>>>>utaniyordum.. LİSE 2.SINIF Telefonum çaldi, arayan oydu ve
>>>>>>>>>>>agliyordu bana askin nasil
>>>>
>>>>>>>>>>>kalbini kirdigini anlatti, beni evine çagirdi, yalniz
>>>>>>>>>>>kalmak istemedigini söyledi, bende tabiki gittim, koltuga,
>>>>>>>>>>>onun yanina oturdum, güzel gözlerine bakmaya basladim ve
>>>>>>>>>>>onu sevdiğimi söylemek istiyordum, 2 saat sonra Drew

>>>>>>>>>>>Barrymore'un bir filmi basladi ve onu izledik filmi
>>>>>>>>>>>izledikten sonra uyumaya karar verdi, bana her sey için
>>>>>>>>>>>tesekkür etti ve yanagimdan öptü. Onu sadece
>arkadas olarak
>>>>>>>>>>>istemedigimi bilmesini istiyordum, onu çok seviyordum ama
>>>>>>>>>>>söyleyemiyordum nedenini bilmiyorum ama çok utaniyordum..
>>>>
>>>>>>>>>>>SON SINIF Mezuniyet balosundan bir gün önce yanima geldi
>>>>>>>>>>>ve "çiktigim çocuk hasta ve partiye gelemeyecek" dedi,
>>>>>>>>>>>benimde çiktigim biri yoktu ve 7. sinifta birbirimize söz

>>>>>>>>>>>vermistik eger çiktigimiz biri olmazsa partilere birlikte
>>>>>>>>>>>gidecektik, "en iyi arkadas" olarak. Ve partiye birlikte
>>>>>>>>>>>gittik, o aksam çok güzeldi, her sey yolunda gitti,
>>>>>>>>>>>partiden sonra onu
>evine kapisinin önüne kadar biraktim, kapinin önünde
>>>>>>>>>>>ona baktim o da bana o güzel gözleriyle gülümseyerek
>>>>>>>>>>>bakti.onu sevdiğimi söylemek istiyordum
>>>>Ama o bana benim
>>>>>>>>>>>ona baktigim gözle bakmiyordu bunu biliyordum, bana
>>>>>>>>>>>"hayatimin en güzel zamanini geçirdigini" söyledi ve

>>>>>>>>>>>yanagimdan öptü. Onu sadece onu sevdiğimi söylemek
>>>>>>>>>>>istiyordum , onu çok seviyordum ama söyleyemiyordum
>>>>>>>>>>>nedenini bilmiyorum ama çok utaniyordum.. Günler,
>>>>>>>>>>>haftalar, aylar geçti ve mezuniyet günü geldi çatti..
>>>>>>>>>>>Sürekli onu
>
>>>>>>>>>>>izledim Diplomasini almak için sahneye çikarken sanki
>>>>>>>>>>>havada süzülen bir melek gibiydi. onu sevdiğimi söylemek
>>>>>>>>>>>istiyordum
>>>>
>>>>>>>>>>>..Ama o bana benim ona baktigim gözle bakmiyordu bunu

>>>>>>>>>>>biliyordum. Herkes evine gitmeden önce yanima geldi ve
>>>>>>>>>>>aglayarak bana sarildi sonra basini omzuma koydu ve "sen
>>>>>>>>>>>benim en iyi arkadasimsin, tesekkürler" deyip yanagimdan
>>>>>>>>>>>öptü. onu sevdiğimi söylemek istiyordum
>>>>
>>>>>>>>>>>istiyordum, onu çok seviyordum ama söyleyemiyordum
>>>>>>>>>>>nedenini
>
>>>>>>>>>>>bilmiyorum ama çok utaniyordum.. Aradan yillar geçti.. Bir
>>>>>>>>>>>kilisedeyim ve o kizin nikahini izliyorum..evet artik
>>>>>>>>>>>evleniyordu, onun
>>>>"evet, kabul ediyorum"
demesini, yeni
>>>>>>>>>>>hayatina girmesini izledim, baska bir adamla evli olarak.
>>>>>>>>>>>onu sevdiğimi söylemek istiyordum
>>>>
>>>>>>>>>>>i..Ama o bana benim ona baktigim gözle bakmiyordu bunu
>>>>>>>>>>>biliyordum. Yeni hayatina girmeden önce yanima geldi ve
>>>>>>>>>>>"nikahima geldin tesekkürler" deyip yanagimdan öptü. onu
>>>>>>>>>>>sevdiğimi söylemek
>istiyordum
>>>>ii
>>>>>>>>>>>, onu çok seviyordum ama söyleyemiyordum nedenini
>>>>>>>>>>>bilmiyorum ama çok utaniyordum.. Yillar çok çabuk geçti..
>>>>>>>>>>>Su an
benim bir zamanlar en
>>>>iyi arkadasim olan kizin tabutuna
>>>>>>>>>>>bakiyorum, esyalari toplanirken lise yillarinda yazdigi
>>>>>>>>>>>günlügü ortaya çikti..Hemen günlügünü aldim ve günlükte
>>>>>>>>>>>okudugum satirlar söyleydi.. "Onun gözlerine bakarak onun
>>>>>>>>>>>benim olmasini diledim..Ama o bana benim ona baktigim
>>>>>>>>>>>gözle bakmiyordu bunu biliyordum. Onu sadece ARKADAS
>>>>>>>>>>>OLARAK
>
>>>>>>>>>>>İSTEMEDİĞİMİ BİLMESİNİ İSTİYORDUM, onu çok seviyordum ama
>>>>>>>>>>>söyleyemiyordum nedenini bilmiyorum ama çok

>>>>>>>>>>>utaniyordum..Keske bana beni bir kez sevdigini
>>>>>>>>>>>söyleseydi.."
>>>>
>>>>>>>>>>>Böyle kaybetmektense sevdiginizi söyleyerek kaybedin...
>>>>>>>>>>> ??????
>

Kötü Haber (Iyi bir taktik )

Kötü Haber (Iyi bir taktik )

İstanbulda ünv. okuyan genç kız Ankaradaki babasına telefon etmiş:
-Baba,meraba ben Nurten
-Ooooooo.güzel kızım benim.Ne habersin bakayım? Hayırdır, bir sorun mu
var?

Kız ağlamaya başlar. Babası ise üzüntü ve meraktan kafayı yemektedir...

-Ne oldu kızım? Anlatsana....
-Murat evi terketti,boşanmak istiyormuş....
-Ne evi lan, ne boşanması, sen ne zaman evlendin de boşanıyorsun?
-Hani senin hiç hoşlanmadığın esrarkeş çocuk vardı ya. Ben onunla
evlendim.
-İyi halt ettin,zilli. Neyse, artık yapacak bişey yok.
-Versin mahkemeye hemen boşanın...
-Boşanalım ama benden 10 milyar istiyor. Eğer vermezsem, iyi
zamanlarımızda çektiği çıplak fotoğraflarımı internetten herkese yollyacakmış.
-Pühhh... Rezil.. Çıplak fotoğraf çektirdin, öyle mi??
-Ama babacığım, o benim kocamdı. Ne bileyim böyle bir puştluk yapacağını.
-Peki, olan olmuş artık. Yarın havale ederim... Parayı öğleden sonra
bankadan çekersin... Sonra da alıp yakarsın o kahrolası fotoğrafları...
-Sağol,baba... Eeee, şeyyy... Bi de kürtaj için 2 milyara ihtiyacım
var.

Adam artık iyice fenalaşır.Boğuk bir sesle konuşur:
-Kürtaj mı? Bi de hamilemi kaldın o çocuktan sen?
-Aslında ondan değil... Zenci bir çocuk vardı... Zaten o yüzden ayrılıyoruz ya...

Adam bayılmak üzeredir... Nabzı yükselir, tansiyonu düşer, artık inleyerek
konuşmaktadır:

-Biz seni oraya okumaya yollamıştık, sen ne haltlar çevirmişsin...
Allah'ım nedir bu başımıza gelenler, okulu bitirir bitirmez Ankaraya dönüyorsun.
Yoksa kırarım bacaklarını...
-İstersen hemen dönebilirim babacığım. Ben geçen yıl okuldan atıldım çünkü...

Adam masanın üzerindeki su dolu sürahiyi başından aşağı devirir ve
ancak konuşmasını bu şekilde sürdürebilir..

-Okuldan da mı atıldın? Hani birlikte avukatlık yapacaktık, zilli? Eh ulan sen hele
bir gel buraya, ben sana yapacağımı bilirim. Evden dışarı adım attırmayacağım sana, ilk isteyenle de evlendiricem.
-O iş zor baba, biliyorsun moda oldu, artık evlenmeden önce eşler birbirinden sağlık raporu istiyorlar. Pek iyi rapor sunacağımı zannetmiyorum ben...
-Allah'ım çıldırcağım, bir de cinsel hastalıklar ha, kesin o zencidendir...
-Çok pis arkadaşları vardı. Bilmem artık hangisinden kapmışımdır.

Güm diye bir ses duyulur. Adam kısa bir süre için kendinden geçmiştir.
Ancak hemen kendisini toparlayıp telefonu alır.

-Hemen bu akşam dayını yolluyorum oraya, seni alıp gelecek. Adresini ver bakayım.
-Mahmutpaşa karakolu'ndayım... Gelirken kefalet içinde biraz para getirsin yanında.
-Karakol mu? Bi de karakola mı düştün layynn? Ne yaptın?
-Dün kafam çok bozuktu, çok içmişim... Araba kiralayıp dolaşmaya
çıktım. O kafayla Arnavutköy de kokoreççi dükkanına girdim. Ama neyse ki kimse ölmedi... Dükkan sahibiyle araba firmasına biraz para vermek gerekir sanırım...

Adam artık iyice fenalaşmıştır. Hatta fenalaşmak ne kelime; adeta kahrolmuştur.
Telefonda kısa bir sessizlik olurKız tekrar konuşmaya başlar;

-Babacığım... Sakın üzülme... Bütün bunlar bir şakaydı... Ben sadece sınıfta
kaldığımı söylemek için aramıştım...

Bunun üzerine adam sevinçle haykırır:
-Canın sağolsun be güzelim, boşveeeerrrr... Okul da neymiş?
-Hiç mühim değil, tatlı canın sağolsun senin...

Kelime oyunları

Kelime: demeç
- ben şimdi masada oturdum veriyorum
- nasıl yaaa ??
- ya işte masada oturdum fotoğraf çekip yazı yazan tiplere
veriyorum.
- neee???
- ya alla alla masada oturdum böyle herkese veriyorum!
- pas be pas! of.. demeçti.


Kelime: baraj
- Hani futbolcular kalenin önüne kurar maçta..
- Pusu.
- Yuh!


Kelime: helikopter
- Savaşta yaralıları kurtarır!
- Doktor!
- Değil.
- Sıhhiye!
- Değil, yukardan gelen bir şey...
- Ee... Allah?


Kelime:dergah
- Hani böyle insanlar ulvi bir amaç için bir araya gelir aynı
mekanda
- Grup seks!
- Çarpılırsın valla!
- Ha... Tamam trafo!


Kelime: kadınbudu
- Olm sen nesin?
- Erkek!
- Tersi?
- Kadın!
- Onun yeneni?
- Çıtır


Kelime: Eskimo
- Kutupta
yaşarlar...
- (Hep bir ağızdan) Ayıııı!
-Yok insan olanları...
- Heeee... Eskimo!


Kelime: repertuar
Anlatan, şarkı söylemeye meraklı bir hatundur ve kelimeyi görür
görmez
bu özelliğini iyi bilen hatun arkadaşına dönüp sorar:
- Benim neyim geniş?
- Kalçan!


Kelime: travma
- Hani düşüp kafanı kaldırım taşına vurursun
da bi şey geçirirsin?
- Film şeridi?
Grup: Çüşşşşş!


Kelime: terlik
- neyle yürürsün
- ayak!!!
- heh hani böyle ayakların üşür altında onlar olur böle yumuşak
yumuşak
- koyun!!
- yuh onun daha küçüğü ya, koyun dedi hödük!
- kuzu!!!
- allah belanı versin pas!


Kelime: diz
- pantolonu nereye giyeriz?
- bacağa?

- hah. bacaklarımızın ortasında ne vardır?
- oha!


Kelime: zebani
- allahın meleklerinden biri.
- cebrail.
- ilk üç harfi çizgili bir hayvanı çağrıştırıyor
- zebrail?


Kelime: duvak
- kadinla erkek birlesmeden önce, erkegin kaldirdigi sey
-oha!


Kelime: ıskalamak
- dart oynarken neye atarsın?
- hedef tahtasına
- attın vuramadın mesela noldu?
- hedefi vuramadım
- tamam da nedir yani o olay
- tutturamamak, kaçırmak
- hayır nedir başka ismi var onun
- tam 12'den vuramamak!..
- oldu...


kelime: telepati
-hani ben sana bir seyi anlatmaya çalisiyorum ama sozle degil
beyin dalgalariyla falan...
-ihihih neydiiii.. teletabi..!
-tamam tele'si kalsin kedilerin eline ne denir?
-buldum telepence
-offf beee bi kere de bil be...


kelime-timsah
- abi boöle hani kertenkele nedir
-hayvan
-ne cins hayvani
-surungen
-ok abi
bu kertenkelenin birkac beden buyugu
- ejderha
-?!???!!(yuhhh)


son kelime eger bilinirse oyun ve hesap girecektir. sure son 10
saniye
kelime: lambada.
ekip1 bakan kisi: aha sictiniz
ekip2 anlatan kisi: sen öyle san. söyle bakalim alaaddinin cini
nerede
yasar.
ekip2anlayankisi: lambada
ekip1toptan: haskktirr...


kelime: van gogh(kulak tabu kelime)
-abi bu kisi bir organini kesen bir sanatci
-bülent ersoy!!!


kelime: miras
- simdi diyelim misir'da deden var, bu artik yasamiyor, sana ne
birakir?
- piramit.(dedesi tutankamon ya!)

kelime: cumhuriyet
w: -ataturk ne kurdu?
z: -kitap kurdu


kelime:
ugur dundar
anlatan: tv de program yapiyo hani yillardir
anlayan: reha muhtar? ali kirca?
anlatan: yok yok sarisin mavi gozlu
anlayan: ataturk?
biz: iptal!


kelime: kramp
anlatan: hani futbolculara girer
dinleyen: krampon
gülme sesleri kesildiginde sure coktan bitmis


kelime: seruven
a: abi macellan nasi biriydi?
b: ne biliyim iyi biriydi heralde (birinci kopus, ama duur)
a: abi onu demiyorum neye düskündü?
b: kariya kiza bi de ickiye olabilir (pes)


kelime: misir
kiz:keops nerde??
cocuk:etiler!!
kiz:allah cezani versin emre....


kelime: okul
-biz nereye gideriz hergun
-bara...diskoya... sinemaya.. cafeye... bowlinge..
alisverise...gezmeye..
ay olmuyo boole baska sekilde anlat -ailemiz bizi nereye gidiyo
biliyor -haaa okulaaa


kelime : anneler gunu
-cennet kimin ayaklari altinda ?
-anne
-tamam , hani onlarin ozel bi zamanlari var , ne o?
- adet..

Kadınları memnun etmek

Kadınları memnun etmek:))))))))))



Kadınların gidip kendilerine erkek (koca) secebilecekleri bir erkek
dukkanı (magazası) acılmıstır. Magaza 5 katlıdır ve her kat
cıkıldıkca, erkeklerin nitelikleri de yukselmektedir.
Magazada sadece tek bir kural gecerlidir: herhangi bir katın
kapısından iceri giren kadın, o kattan alıs-veris etmek
zorundadır ve eger bir ust kata cıkmak isterse, tekrar asagı katlara inemez.
Bir gun bir grup kız arkadas, kendilerine erkek secmek icin magazaya gider.
Ve.... 1. KAT'ın kapısında sunlar yazılıdır: "Bu kattaki erkeklerin calısacak
bir isleri var ve cocukları da severler". Kızlar yazılanları okur ve soyle
derler: "Eh, hic yoktan iyidir ama bir de ust kata bakalım". 2. KAT'ın kapısında yazılanlar: "Buradaki erkeklerin iyi bir isleri var, cocukları severler ve son derece yakısıklıdırlar."
Kızlar: "Hmmm, hic fena degil ama acaba bir ust katta ne var ?"
3. KAT : "Buradaki erkeklerin cok iyi birer isleri var,
cocukları
severler, son derece yakısıklıdırlar ve ev islerine de yardım
ederler". Kızlar:
"Aman Tanrım, cok etkileyici ama yukarıda baska katlar da
var."
4. KAT : "Buradaki erkeklerin isleri cok iyi, cocukları cok severler,
gayet yakısıklı olup, ev islerine yardım ederler ve ayrıca
son derece romantiktirler". Kızlar cıglık atmaya baslarlar: "Inanılmaz,
bir ust
katta bizi neyin bekledigini bir dusunun!" Ve bir kat daha cıkarlar...
5. KAT'ın kapısında sunlar yazmaktadır: "Bu kat bostur ve
sadece, kadınları memnun etmenin mumkun olmadıgını kanıtlamak icin konmustur.
hehe bazen ınsan yetınmıyor dımı sadece kadınlar degıl

Bir Cuma günü Kuran okurken S.A. uykuya dalar....

>Bir Cuma günü Kuran okurken S.A. uykuya dalar ve rüyasında
> > Peygamber
> > > >>>Efendimiz onun karşısındadır ve ona şunları söyler:
> > > >>>
> > > >>> Bir hafta İçinde 7000 insanin öleceğini, ama hiç birinin
> > de
> > > >>>gerçek bir Müslüman olmayacağını,
> > > >>>
> > > >>> Son zamanlarda pek çok kimsenin Allahın istediği düzgün
> > ve
> > > >>>dürüst işler yapmadığını, bu zamanların kötü zamanlar olduğunu,
> > > >>>
> > > >>> Bu zamanda evli kadın ve erkeklerin eşlerine sadık
> > > >>>kalmadıklarını, genç kızların erkekler gibi her yere girip-çıkıp
> > gezer
> > > >>>olduklarını, edepli giyinmediklerini,
> > > >>>
> > > >>> Tüm gençlerin velilerine ve diğer insanlara saygı
> > > >>>göstermediklerini,
> > > >>>
> > > >>> Zenginlerin fakirlerle ilgilenmediklerini, artik sadaka ve
> > zekât
> > > >>>vermez olduklarını,
> > > >>>
> > > >>> İnsanların namaz kılmadıklarını ve oruç tutmadıklarını,
> > oysa
> > > >>>Mahşer Gününün yaklaştığını,
> > > >>>
> > > >>> Kısa bir zaman sonra gökte sadece bir yıldız kalacağını ve
> > dua
> > > >>>kapılarının kapanacağını,
> > > >>>
> > > >>> Kurandaki yazıların silinerek okunamaz olacağını,
> > > >>>
> > > >>> Güneşin Dünyaya çok yaklaşarak tersten doğup
> > batacağını...
> > > >>>
> > > >>>Peygamber efendimiz ayrıca şunları da ekler:
> > > >>>
> > > >>>"Her kim bunu okurken yanında başkaları varsa onların da
> > duyacağı
> > > >>>şekilde açıktan okusun. Bunu yapan kişiye Cennet de bir yer
> > ayrılır ve
> > > >>>her kim bu mesaja inanmayacak olursa, ona da Cehennemden bir yer
> > > >>>ayrılır. Bir dilek sahibi bu mesajı kopyalayıp başka insanlara
> > > >>>dağıttığında dileği yerine gelir."
> > > >>>
> > > >>>Rüyayı anlatan S.A. bunların doğru olduğuna inandırmak için şu
> > yemini
> > > >>>etmiş:
> > > >>>"Bunlar doğru değilse, gerçek bir Müslüman gibi ölmeyeyim!"
> > > >>>
> > > >>>Peygamber Efendimiz yukarıdaki durum tespitinden sonra aşağıdaki
> > > >>>tavsiyelerde bulunur:
> > > >>>
> > > >>> Günde beş defa namaz kılın,
> > > >>> Oruç tutun,
> > > >>> Hırsızlık yapmayın,
> > > >>> Fakirlere yardım edin.
> > > >>>
> > > >>>Her kim bu mesajı 25 kişiye dağıtacak olursa, 3 gün içerisinde
> > > >>>mükâfatlandırılacaktır. Biri bunu yapmış ve çalıştığı firmadan
> > zam
> > almış.
> > > >>>Biri inanmamış, sevdiği zarar görmüş, bir başkası yarın yaparım
> > demiş,
> > > >>>fakat yapamayacak duruma düşmüş.

TESLA KİMDİR?

TESLA KİMDİR VE ELEKTRİK ELEKTRONİK MÜHENDİLİĞİNE KATKILARI NELER OLMUŞTUR?
ÖNSÖZ


Bu araştırma elektrik mühendisliğine büyük katkıları olan Tesla’yı mühendislik öğrencilerine tekrar hatırlatmak ve onun yaptıklarını, düşüncelerini, konulara bakış açılarını, projelerini göstermektir. Bu şekilde geleceğin mühendislerinin ufuklarını genişletebilmek amaçlandırılmaktadır. Tesla büyük düşünüp düşündüklerini de uygulama fırsatını hep büyük zorluklar içerisinde kendisi yaratmaya çalışmıştır. Projelerine ayıracak parası dahi olmamış, çalışmalarını uygulaya bileceği laboratuar imkânı olmamış buna rağmen düşüncelerinin çoğunu yokluk ve sefalet içerisinde hayata geçirmeyi başarmıştır. Hayatının ilerleyen zamanlarında yoksulluğu arkasında bıraksa da önünde hep güçlü rakipleri var olmuştur. Tesla, bize nelere sahip olduğumuz ve neler yapabileceğimiz konusunda elektrik mühendislerinin en iyi örneklerinden birini teşkil eden bir duayendir.
Bu bilgiler “http://www.atlamaz.4mg.com/index2.htm “ sitesinden “Dr.Hüdai Müftüoğlu (TRAC Dergisi Ekim 1974 Sayı 49)” yazısından alınmıştır.




TESLA KİMDİR? ELEKTRİK MÜHENDİSLİĞİNE KATKILARI NELERDİR?

Bugün her hangi bir elektrik mühendisliği öğrencisine Tesla hakkında bir şey sorarsanız, sanırız boş bakışlarla size bakacaktır. Ya da karşı soruyla karşılaşırsınız, Tesla kimdi ?;Kabahat kimin? Eğitimcilerimizin Alternatif akım çağımızın kurucusunu tamamen unutmuş olmaları mantıksız görünmektedir.
Nicola Tesla, şimdiki Yugoslavya da, Smiljana köyünde,9 Temmuz 1856 da doğdu. Bir hiçken bilim dünyasının en üst noktasına yükseldi. 32yaşında önemli keşifleri ile milyoner oldu, daha sonra karanlığa kaybolup beş parasız öldü.
Babası papazdı. Hiçbir zaman okuyup yazamamasına rağmen, annesi halk arasında pratik ev aletleri mucidi olarak bilinirdi. Ona göre Tesla, yaratıcı dahi olmaya adaydı. Papaz olmasına için babasının zorlamasına karşı çıkarak, genç Tesla mühendislik mesleğinde ısrar etti. Annesi de onu destekledi, Fizik ve Matematikte bilgisini arttırırken Graz`da ki Politeknik okuluna girdi ve Prag Üniversitesinde eğitimine devam etti. Yabancı teknik eserleri okuyabilmek için, orada yabancı dil kursuna devam etti. Anadili olan Sırpça ve ailece bildikleri Almancaya ek olarak İngilizce, Fransızca ve İtalyancayı da öğrendi.
Pragdaki tahsilini 1880 `de bitirdikten sonra, Budapeşte de lisansüstü yaparken, profesörüyle alternatif akımın özelliklerini tartıştı. Sonra Paris telefon şirketinde çalışmaya başladı. Burada doğru akım motorları ve dinamolar konusunda geniş ve önemli tecrübeler edindi. Oradayken çalıştırdığı döner makinaları korumak için regüle edici kontrol cihazları icat etti.

ELEKTİRİK ENDÜSTRİSİ SINIRLIYDI
O ilk günlerde genellikle doğru akım, sıtmaya, ışık vermeye, güç sağlamaya ve iletmeye en uygun, elektrik akımı olarak bilinirdi. Fakat DA direnç kayıpları büyüktü ki, her mil kare için bir güç santraline gerek vardı. İlk akkor ampuller ( 110 VOLTA `TA ), güç santrallerine yakın olsalar bile parlak yanmıyorlar ve bir milden daha az uzaklıkta kiler ise kaybolan güce bağlı olarak sönük yanıyorlardı.
1884 de genç Tesla, kafasında fikirlerle dolu ve cebinde 4 sentle New York da gemiden ayrıldı. Tecrübesi, onu doğru akım motorları ve dinamolardaki komütatörün sonsuz sorunlar yaratan gereksiz bir karışıklık olduğuna inandırmıştı.`DA ÜRETECİNİN `bir komülatörle dış devrede tamamen aynı yöne akan dalga dizileri şeklinde alternatif akım oluşturduğunu gördü. O zaman, motorda dönme hareketini sağlayacak DA elde etmek için, elektrik motorunun endüvisi, motora alternatif ( AA ) beslemek için döndüğü anda manyetik kutupların yönlerini değiştiren, döner komülatörlere sahipti.

İLHAM
Tesla’ya göre doğru akım saçmalığın daniskasıydı. Hem jeneratör ( üreteç ) hem de motordaki komütatörü ortadan kaldırmak ve AA’yı tüm sistemde kullanmak akla uygun gelmekteydi. Fakat hiç kimse alternatif akımda çalışan bir motoru oluşturmamıştı ve Tesla bu sorunu çok düştü. 1882 Şubatın da, Budapeşte’nin bir parkında Szigetti adında bir sınıf arkadaşıyla gezinirken aniden haykırdı. !Buldum! Şimdi değiştirime dikkat et! O anda tüm elektrik endüstrisinde devrim yapacak olan, dönen manyetik alanı bulmuştu. Dönen elemana bağlantı gereği olmayacaktı. Komütatör yoktu artık.
Sonradan tüm alternatif akım elektrik sistemini tasarladı. Alternatörler, elektrik enerjisinin ekonomik iletimi ve dağıtımı için AA motorları... Dünyanın her tarafında harcanıp giden su gücünün bolluğundan esinlenip, gerekli olan her yere enerjiyi dağıtabilen hidroelektrik santralleriyle bu büyük gücün elde edilmesi tasarladı. Budapeşte de ‘ Bir gün Niyagara Çağlayanını, elektrik elde etmek için kullanacağım diyerek dinleyenleri şaşırttı.

EDİSON TARAFINDAN CESARETİ KIRILDI
Tesla‘nın aradığı ve şans kolayca eline geçmedi. O zamanlar New York’da,Pearl caddesindeki ilk laboratuarın da akkor lambası için Pazar aramakla meşgul olan Edison’a rastladığı zaman Tesla, gençlik heyecanıyla, kendisin bulduğu alternatif akım sisteminin açıklamasını yaptı. Bu düşünceyi derhal ve tamamen kestirip atan o büyük adam, ‘‘sen teori üzerinde vaktini harcıyorsun’’ dedi.
Bir yıl boyunca, uzun boylu, zayıf Yugoslav, bu yabancı ülkede açlıktan korunmak için mücadele etti. Gün geldi, çukur kazarak geçimini sağladı. Fakat birlikte çalıştığı çukur kazıcı, Western Unıon’un ustası yemek saatlerinde Tesla’nın ilgilendiği yeni elektrik sistemlerinin hayali tariflerini dinleyerek, bu konu üzerinde bir plan yaptı. Tesla’yı A. K. Brown adlı firmanın sahibiyle tanıştırdı. Tesla’nın parlak planlarıyla büyülenerek, Brown ve bir ortağı büyük bir atılım yapmaya karar verdiler. Ortaya belirli bir miktarda para koydular ve bu parayla Tesla ( şimdiki batı Brodway ) güney beşinci cadde 33-35 No’da bir deney laboratuarı kurdu. Orada Tesla jeneratör, transformatörler, transmisyon( iletim ) hattı, motorlar ve ışıklar gibi tasarladığı sistemlerin tümünün planlarını hazırladı bunlardan usanmadan çalıştı, her detay için planlar silinmez biçimde zihnine kazınmıştı. Hatta iki ve üç fazlı sistemleri de tasarladı.
Cornell Üniversitesinden Profesör W.A. Anthony yeni AA sistemini sınadı ve de Tesla’nın senkron motorunu en iyi DA motoruna eşit yeterlilikte olduğunu açıkladı.

ALTERNATİF AKIM ORTAYA ÇIKIYOR
O zaman Tesla bütün kısımlara sahip bir tek patent altında sistemini tescil ettirmek istedi. Patent bürosu her önemli fikir için ayrı bir dilekçeyle başvurulmasında ısrar etti. Tesla 1887’nin kasım ve aralığında dilekçesini verdi, ve daha sonraki altı ayda yedi tane ABD patentlerini aldı. 1888 Nisanın da çok fazlı de içeren dört ayrı patent için baş vurdu. Bunlar da hızla, bekletilmeden verildi. Yılın sonuna kadar 18 patent daha aldı. Bunları, çeşitli Europa patentleri izledi bu kadar hızla dağıtılan bu patent çığının, eşi görülmemişti. Fakat fikirler ilginçti. O kadar ki, bir gelişme ve tahmin yoktu. Bu yüzden patentler tek bir tartışma bile yapılmadan verildi.
Bu sırada Tesla, New York da AIEE (şimdiki IEEE )‘nin bir toplantısında çok gösterişli bir konferans verip, tek ve çok fazlı AA sistemlerinin gösterisini yaptı. Dünya mühendisleri, muazzam geliş menin kapısını açarak, telle yapılan elektrik enerjisi iletimindeki sınırlamaların sınırlamaların giderilmiş olduğunu gördüler.
Fakat, kim bu tümüyle daha iyi olan, sistemi uygulayacaktı? Doğal olarak, kurulan Edison-General Electric kuruluşu değil, Aksi halde kendi tüm yatırımlarının eskimiş olduğunu kabul edeceklerdi.
İşte tan o sıra da George Weslinghouse, Tesla’nın laboratuarına gitti ve Tesla ile tanıştı. Tanıştıkları sırada Tesla 32, Westinghouse 42 yaşındaydı. Her ikisi de yetenekliydi, başarılı birer mühendis ve elektriğin hayranı idi. Westinghouse, Tesla’nın açıklamasını dinledi, gösterisini izledi ve hemen karar verdi.
Westinghouse ‘’ alternatif akım patentlerin için bir milyon dolar nakit ve ayrıca satış payı vereceğim ‘’ diyerek teklifini yaptı.
Tesla heyecanla’’satış payını beygir gücü başına bir dolar yap, anlaştık ‘’diye cevap verdi.
İki adam bu kadar kolayca, tarihi anlaşmayı yapıp el sıkıştılar.
Tesla amacına erişmişti. Fakat fikirlerine inanıp kendisine destek veren insanları unutacak biri değildi, ve derhal laboratuarına paraca destek veren Brown ve ortağına bir milyon dolarlık çekini gönderdi. Daha sonra Weshinghouse’ın ardındakiler, onu, Tesla’yla yaptığı anlaşmanın beygir gücü başına bir dolarlık kısmından vazgeçirmeye çalıştılar buna rağmen ilişkileri hızla gelişti. Fakat Tesla’nın ömrünün geri kalan kısmında geçimini ve araştırmalarını destekleyecek olan satış payından feragat etti.
Ülke çapındaki Westinghouse yaptırımlarının başarısı, gelişen elektrik endüstrisinde rakip durumunu korumak için General electric, Westinghouse bir lisans almak zorunda kaldı.
İyi bir ücretle tartışılan lisans, Tesla için bir şerefti. Tartışmada Tesla, açıkça alternatif akımın ümitsizliği ve denemelerin ise zaman kaybı konusundaki, Edison onun ilk sözlerini hatırladı.

HAKİKAT OLAN RÜYA
1890’da Uluslar arası Niyagara Komisyonu elektrik üretmek için, Niyagara çağlayanının gücünü kullanmak amacıyla çalışmaya başladı. Bilgin Lord Kelvin komisyonun başkanlına atandı ve o derhal DA sisteminin en iyi olacağını açıkladı. Fakat, eğer güç 26 mil ilerdeki Buffalo’ya iletildiği taktir de, AA’nın gerekli olduğunu sonuçta kabul etti. Böylece, sonuçta Tesla’nın sistemini kullanmaya ve büyük türbinlerle AA üretmeye karar verdiler. Teklifler 1892 de yeni kurulan cataract construction co. şirketi tarafından istenildi.
Washıngtonhouse on tane 5000 HP’lik hidroelektrik jeneratörü için ve general electric ise iletim hattı için kontrat yaptılar. Bütün sistem iletim hattı, yükseltici ve alçaltıcı transformatörlerle Tesla’nın iki faz projesine uygundu. Hareket eden parçaları azaltmak için, dıştan dönen alan ve içi sabit armatürlü büyük alternatörler planlanmıştı.
O zamana kadar bu büyüklükte hiç biri yapamadığı için bu tarihi proje heyecan yarattı. Dakikada 250 devir yapan her biri 1775 amper veren,2250 voltluk on büyük alternatör, iki fazlı 25 Hz’de 50000HP veya 37000 kw lık çıkış oluşturuyordu. Rotorların herbiri, 3 metre çapında, 4,5metre uzunlğunda (düşey jeneratörlerde 4,5metre yükseklik) ve 34 ton ağırlığındaydı. Sabit parçalar 50 ton ağırlığındaydı. Gerilim iletim için 22000 Volt’a çıkarıldı.
UZAKTAN RADYO KONTROLÜ
Sonradan telsiz denilen, radyo alanında Tesla’nın öncülüğü, Mors koduyla yapılan haberleşmeden de daha ileri gitti. 1898 New Yourk şehrinin Madison square Garden ( Madison Parkı) de telsizle uzaktan kontrole ait parlak bir gösteri düzenledi. Birinci geleneksel elektrik fuarının geliştiği yer ve genellikle Barnum-Bailey sirkinin çalıştığı büyük alanın ortasına büyük bir tank koydu ve su ile doldurdu. Bu küçük gölün üzerine, yüzmesi için, 1metre uzunluğunda anten direği olan, sac gövdeli bir tekne koydu. Teknenin içinde bir radyo alıcısı ve gemi manevralarına yapmak için batarya ile çalışan bir çeşit elektrik motoru vardı. Seyredenlerin arka tarafından, Tesla gemiye seyircilerinin isteğine göre ileri gitme, sola veya sağa dönme, durma, geri gitme ve donanımındaki ışıkları yakıp söndürme gibi çeşitli hareketleri yaptırdı. Unutulmaz gösteri tüm seyircileri hayran bıraktığı gibi günlük gazetelerin ön sayfalarında yer aldı. Fakat bu, uzaktan radyo ile kontrol yöntemlerini kullanarak, günümüzde ayın yüzeyine insanları indireceğimizi,o gün kaç kişi düşünebilirdi ki?

MATEMATİKSEL BÜYÜCÜLÜK
Tesla’nın matematik dehası, Westinghouse ve GE’nin imalatını yaptığı alternatif akım cihazlarının, parçalarının yapımında da büyük yarar sağladı. İlk öğrencilik günlerinde karışık sorunları kâğıt ve kalemsiz akıldan çözerdi. Öğretmeni onun hile yaptığından şüphe eder, ve ona testler uygulardı. Genç Tesla, bütün logaritma cetvellerini ezberlemişti. Şimdi ABD de kullanılan 60 Hz ‘lık frekans, Tesla’nın mantık hesaplarından çıkarılmıştı. Çünkü Tesla bunun ticari yönden en uygun olduğunu saptamıştı. Daha yüksek frekanslarda, AA motorları yetersiz olacaktı. Daha alçak frekanslarda daha çok demir kullanılacaktı. Işıklar da alçak frekanslarda titreşecekti.
Niyagara Çağlayanının ana tesisi, ilk Westinghouse türbin jeneratörlerinin kapasitelerine uyması için, 25Hz’e göre planlanmıştı. Bunu izleyen gelişmeler ile 60Hz’e çevirme yapıldı. Günümüzde bu, Niyagara’dan elde edilen enerji 360 mil uzaktaki New York’a kadar iletilmektedir. Bir zamanlar,daha büyük uzaklıklar,Kuzey Doğu şebekesinden beslenmekteydi.Tesla New York’a geldiği zaman,yeterli enerji iletimi için sınır 1 milden daha azdı.

YÜKSEK FREKANS ÖNCÜLÜĞÜ
Araştırmalarında yüksek gerilim ve yüksek frekansın bilinmeyen alanlarında daha çok ilgilendi. Yüksek frekans cihazlarını kullanırken, bir elini daima cebinde tutardı. Bütün laboratuar asistanlarına bu ön tedbiri almalarında ısrar ederdi ve bu kural, bu güne kadar daima gerilim bakımından tehlikeli cihaz etrafındaki uyanık araştırıcılar tarafından da uygulanmaktadır. O zaman yararlanılmamış olmasına rağmen, Tesla’nın yüksek frekans ve yüksek gerilim alanındaki keşifleri, modern elektroniğin yolunu açtı. Biricik yüksek frekans transformatörüyle(Tesla bobinleri)çıplak elinde tuttuğu gazlı tüpü yakacak şekilde vücudundan, zarar vermeden ve yüksek gerilimli akım geçiriyordu. O ilk günlerde Tesla, aslında neon tüpünün ve flüoresan tüpünün aydınlatmasını gösteriyordu.
Bazen, frekans aralığının alt ve üst kısımlarında yaptığı denemeler, Tesla’yı keşfedilmemiş bölgelere yöneltti. Mekaniksel ve fiziksel titreşimlerle çalışırken, Houston Caddesindeki yeni laboratuarının etrafındaki hakiki bir depreme neden oldu. Binanın doğal rezonans frekansına yaklaşan, Tesla’nın mekanik osilatörü eski binayı sarsarak tehdit etti. Bir blok ötede, polis karakolundaki eşyalar esrarengiz bir şekilde dans etmeye başladı. Böylece, Tesla, rezonans, vibrasyon ve ‘’doğal periyot’’a ait matematiksel teorilerini ispatladı.
DÜNYANIN EN GÜÇLÜ VERİCİSİ
Yüksek frekans ve yüksek gerilimli elektrik iletimi konusundaki araştırmalar, Tesla’yı Colarado Springs yakınındaki bir dağın üzerine dünya’nın en güçlü vericisini kurup çalıştırmaya yöneltti. 60 metrelik direğin etrafına 22.5 metre çapında hava çekirdekli transformatörü yaptı. İç kısmındaki sekonder 100 sarımlı ve 3 metre çapındaydı. Üreticisi, istasyondan birkaç mil uzakta bulunan enerjiyi kullanırken, Tesla ilk insan yapısı olan şimşeği oluşturdu. Bu direğin tepesindeki 1 metre çaplı bakır küreden 30 uzunluğundaki kulakları sağır edici, şimşekler çaktı. Ufka kadar gürültüsü çıktı. 100 milyon volt değerinde gerilim kullanılıyordu. Yarım asırlık bir süre içerisinde giderilemeyen bir hayret yarattı.
İlk denemesinde, vericideki güç jeneratörünü yaktı. Fakat tamir ederek 26 mil uzağa, gücü telsizle iletebilinceye dek deneylerine devam etti. O uzaklıkta, toplam 10 kW’lık 200 tane akkor lamba yakmayı başardı. Daha sonra, kendi radyo patentleriyle meşhur olan Fritz Lowenstsın, Tesla’nın yardımcısı iken bu gösterişli başarıya şahit oldu.
1899’da AA alternatif akım patentleri için Westinghouse’den aldığı paranın sonunu harcadı. Albay John Jacob Astor, onu mali yönden kurtarmaya geldi ve Colorado Springs’deki denemeleri için ona 30000 doları sağladı. Sonra bu parada bitti ve Tesla New York’a geri döndü.
New York da Century dergisinin sahibi, arkadaşı Robert Underwood Johnson aracılığı ile Colorado Springs’deki başarılarını anlatan hikâyeler yazarak, Tesla geçimini sağladı. Fakat Tesla’nın yazdığı hikâye felsefe ve’’insanlığın mekaniksel gelişimi’’ konusuna giren bir konuşma oldu. Çok yüksek edebi kalitesine rağmen, eser Colorado Springs’deki güçlü vericiden çok az söz ediyordu.
Sonunda makale ‘’ insanlığın artan enerji ihtiyacı’’ başlığı altında basıldı. Basında yayınlandığı zaman heyecan yarattı. Derinden etkilenen okuyuculardan biri, John Pierpont Morgan’dı. Bu kişi, doğru akım günleri başında ve daha sonraları da Niyagara Şelalesi projesinde General electric firmasını paraca desteklemişti.
Morgan, gösterişli başarıları ve şahsiyeti dolayısıyla, Nikla Tesla hayranı idi. Tesla, kısa zamanda Morgan’ın sürekli misafiri oldu. Kusursuz giyinişli, birkaç dilde yaptığı kültürlü konuşması ve medeni davranışlarıyla gösterişli ve centilmen Tesla, New York sosyetesi gözdesi oldu. Genellikle tanınmış aileler kızları için ‘’iyi bir av’’ olarak saydılar, fakat Tesla hayatında kadınlara ve aşk hikâyelerine yer bulunmadığını ısrarla tekrarladı. Çünkü onlar, onun araştırmalarına engel olacaktı.
Tarihçiler, Tesla’nın daha sonraki büyük projesini, Morgan’ın paraca desteklemesine neyin yönelttiği konusunda çelişkilere düşerler. Bazıları, onun aslında telsizle güç iletimiyle ilgili olduğuna inanırlar. Diğerleri, daha sonraki gelişmelerin ışığında, Morgan’ın ilgili olduğu elektrik endüstrisindeki yatırımlarını korumak için, Tesla’yı ve başarılarını kontrol altına almak olduğunu söylerler. Bu nedenle, Tesla’nın tekrar çaresiz kaldığını anlayarak, telsizle elektrik gücü iletimini garantilemeye razı olur.
1904’de Tesla ‘’Elektrik dünyası ve Mühendisliği’’ dergisine verdiği beyanatta ‘’yapmış olduğum işin büyük bir kısmı için, Bay J.Pierpont Morgan’ın asil âlicenaplığına borçluyum.’’ Demişti. Bu birlikten, Long Island’daki ilginç’’Dünya çapındaki telsiz’’kulesi filizlendi.

DÜNYA ÇAPINDA TELSİZ
Long Island’ın tepelik bölümünde, Wardenclyffe yakınında yavaş yavaş yükselen garip yapı bütün seyredenlerin ilgisini çekerdi. Tek parça olmaması dışında, büyük bir mantara benzeyen, yapı, yerden geniş ve 62 metre yukarıdaki tepesine doğru daralan, kafes şeklinde bir iskelete sahipti. Tepede 30 metre çapında bir yarım küreyle örtülüydü. İskelet, bronzdan kalın cıvata ve bakır lamalarla birbirine bağlanmış, sağlam ağaç kolonlardan yapılmıştı. Yarım küresel tepe, üsten yüzeysel olarak bakır bir elekle kaplıydı. Tüm yapıda demir metali yoktu.
Ünlü mimar Stanford White, konuyla o kadar ilgilendi ki, en iyi yardımcısı W.D.Crown’u görevlendirerek proje işini ücretsiz yaptı.
34. Caddedeki eski Waldorf-Astoria otelinde oturan Tesla, her gün, taksiyle, çarklı araba vapuruna binerek Long İsland şehrine gidip, Long İsland demiryoluyla Shoreham’e aktarma yaparak inşaata gidiyordu. Proje kontrolünün aksamaması için, trenin yemek servisi onun için özel yemekler hazırladı.
Büyük kulenin yanında 30 metre karelik tuğla bina tamamlandığı zaman, Tesla Houston caddesindeki laboratuarındaki binaya taşımaya başladı. Bu sırada radyo frekans jeneratörleri ve onları çalıştıran motorların yapımında üzücü bazı gecikmelerle karşılaşıldı. Birkaç camcı planları hazır olan özel tüpleri şekillendirmeye çalışıyorlardı.

KÂHİN GELECEKTEN BAHSEDİYOR
Bu sırada Tesla (1904), Mors koduyla sınırlı olan büyük endüstrinin geleceğine ait, uzak görünüşü açıklayan kurumsal broşürünü yayınladı Bu broşür, Tesla’nın kâhin olduğunu herkese inandırdı. “ Dünya çapında Telsiz Sistemi”nde, çeşitli olanakları sağlayacak olan özellikler açıklanıyordu. Broşürde, Telgraf, Telefon, haber yayını, Borsa görüşmeleri, Deniz-Hava trafiğine yardım, Eğlence ve Müzik yayını, saat ayarı, Resimli Telgraf, Telefoto ve Teleks hizmetleriyle, Tesla’nın sonradan oluşumunu gördüğü radyo sitesi anlatılıyordu.

MORGAN’NIN YARDIMI SONA ERİYOR
1904 Martı, Elektrik Dünyası ve Mühendisliği dergisinde, Tesla, Kanada Niyagara Enerji firmasının telsiz enerji iletim sisteminin uygulamasını istediğini ve bunun için 10 milyon Voltluk gerilimde 10000 beygir gücü dağıtabilecek bir sistem kullanmayı istediğini açıkladı.
Niyagara projesi asla gerçekleşmedi. Fakat gösterişli Long Island’ın kaderine etki yaptı. Aydınlığa çıkmayan nedenler yüzünden, J.P. Morgan düşüncesini değiştirdi, ve Tesla’nın para kaynağı birden kurudu. Başlangıçta Tesla, Morgan’ının hemen hemen bitmek üzere olan işin tamamlanmasını sağlayamayacağına inanmak istemedi, ama Morgan’ının geri çekilişi ani ve kesin oldu. Endüstri tarihçileri bu durumun nedenini merak ederler, Neden Morgan sabrını tüketti? Ünlerine inandığı mühendisler, Broşürde açıkça yer alan Tesla’nın görüşlerinin saçma olduğuna ve parasının ümitsiz bir hayla için harcadığına mı onu ikna ettiler? Yoksa Tesla’nın vaktini ve parasını Niyagara Projesine sarf ettiğine mi şüphelendi? Bunun aslı bilinmeyecektir.

MANTIKSIZ BİR SAYGISIZLIK
Birinci Dünya Savaşı sırasında, ulusal savunma adına çok saçma saygısızlıklar öne sürüldü. Garip bir nedene göre (veya nedensiz) Long Island, Wardenclyffe’deki Tesla’nın şanslı kulesinin A.B.D. Emniyetini tehlikeye soktuğuna ve tahrip edilmesi gerektiğine karar verildi.
Kablo bağlayarak yüksek yapıyı öne çekip, dengesini bozmak için yapılan boş teşebbüslerden sonra, en sonunda temelini dinamitleyerek, devrildi. O zaman bile, kule çökerken parçalanmadı. Zedelenmeksizin yana yattı, ve en sonunda parça parça söküldü.
Fakat bu yapı parçalanmalıydı? Nedeni bilinmiyor.

RADYO FERAKANS ALTERNATÖR
1890’da Tesla yüksek frekans AA üreteçlerini yapmıştı.184 kutuplu olan bir tanesi 10 kHz ‘lik çıkış veriyordu. Daha sonra,20 kHz kadar yüksek frekansları elde etti. Ancak on yıl sonra 50 kwa çıkışlı radyo frekans üretecine Reginald Fessenden geliştirdi. Bu makine, general electric tarafından 200 kWa ‘ya çıkarıldı ve Fessenden’in ilk alternatörlerini kuran, çalışmasını kontrol eden adamın adı verilerek, Alexanderson alternatörü satışa çıkarıldı.
Hemen hemen dünya kablolarının çoğunu elinde tutan İngiliz işadamlarının, bu makineye ait patentleri elde etmek üzere oldukları görülünce, A.B.D.Donanmasının acele çağrısıyla ‘’Radıo Corporatıon of America,(RCA)’’ şirketi kuruldu. Yeni firmanın 1919’da kurulmasıyla, Marconi Wireless Telegraph Co.of America firmasının güçlü fakat yetersiz,Marconi kıvılcımlı vericileri,çok başarılı olan RF alternatörleriyle yer değiştirdiler.
Birincisi N.J.New Bruswick’te kuruldu.200kW’da 21,8 kHz frekanslı titreşim oluşturdu ve ticari işte kullanıldı. Bu ilk, sürekli, güvenilir Atlantik aşırı radyo servisi idi. Bu alternatörler, Tesla’nın kulesinin yerine, Radyo merkezinin tüm güçlerini sağladı. Böylece Nicola Tesla’nın Dünya çapında telsiz hayali,30 sene sonra, icat ettiği vericinin kullanılmasıyla gerçekleştirildi.
RADAR VE TÜRBİNLER
Tesla, birçok alanlarda yaratıcı araştırmalara devam etti.1917’de uzaktaki cisimlerin üzerine kısa dalga darbeleri gönderip, yansıyan kısa dalga darbelerinin bir filorasan ekran üzeride toplanmasıyla izlenebileceklerini açıkladı. Eğer bu radar değilse, neydi? Diğer bilim adamlarının varlıklarını keşfetmelerinden 20 yıl önce, kozmik ışınları açıkladı.1929’a kadar çeşitli zamanlarda, buhar ve gaz için ”kepçesiz” yüksek hızlı türbinler üzerinde çalıştı. Kolay öfkelenen Tesla ile Edison Waterside Enerji tesisi ve Allis Chalmers fabrikasındaki araştırmalarında onunla çalışan bazı mühendis ve yardımcıları arasında ortaya çıkan sürtüşme, aleyhine oldu. Bugün, düz rotorlu Tesla türbinlerinin sonucu hakkında hiçbir bilgimiz yoktur.
Yıllar geçtikçe, ondan, gittikçe daha az haber alınmaya başladı. Bazen gazeteci ve biyografi yazarları onu arayıp mülâkat yapmak istiyorlardı. Gittikçe garipleşti, gerçeklerden uzaklaştı aldatıcı hayalciliğe yöneldi. Not alma alışkanlığın edinmemişti. Her zaman tüm araştırma ve deneylerine ait tüm bilgiyi aklında tutabildiğini iddia ve ispat etti.150 sene yaşamaya kararlı olduğunu ve 100 yaşının üstüne eriştiği zaman, araştırma ve deneyleri sırasında topladığı bütün bilgiyi etraflıca anlatarak, anılarını yazacağını söylerdi. İkinci Dünya savaşı sırasında öldüğü zaman kasasına askeri yöneticiler el koydular ve kayıtların cinsine ait herhangi bir şey duyulmadı. Olsaydı açıklanırdı, sanırız.
Tesla’nın kendine özgü bir tutarsızlık da, iki şeref unvanı verildiği zaman ortaya çıktı. Birini red etti, fakat diğerini kabul etti.1912’de Nicola Tesla ve Thomas A.Edıson’un40 bin dolarlık Nobel ödülünü Edison’la paylaşmayı ret etti. Her nasılsa, Edison’u sevenler tarafından kurulan AIEE Edison madalyası 1917’de Tesla’ya layık görüldüğünde, bunu kabul etmeye yanaşabildi.

GARİP KİŞİLİK
Tesla’nın doğal davranışı aristokrat gibiydi. Zamanın geçişiyle ve kaynakların tükenmesiyle, asil bir fakirliğin içine gömüldü. Eniyi otellerde yaşamaya devam ederken, kredisi tükenecek ve başka yerler arayacaktı. En sonunda New York’a taşınarak sorunlarını çözümledi. Kendilerine milyonlar kazandırdığı bazı kuruluşlar, yaşlanan dâhiye bakmaları konusunda yeni otel idaresiyle anlaştılar. Bir gün bir tren istasyonunda kendisini gören bir dostu, karışıklığın ortasında onun yalnızlığını bozarak,”iyi akşamlar, Dr Tesla. Tren mi bekliyorsunuz?”demiş. O’nun yumuşak ifadeli cevabı unutulmazdı ”Hayır, buraya düşmeye geldim.”
Tesla yemeğe başlamadan önce, tüm gümüş, porselen ve cam eşyanın ayrı ayrı peçetelerle silinmesinde ısrar ederdi. Sağlık konusundaki bu görünüşe karşılık, hizmetçi Tesla’nın odasını bir ”cehennemi karışıklık” olarak tarif ederdi. Şikâyet ettiği Tesla’nın düzensizliği değil, güvercinleriydi. Onları, parka gidip yemleyemediği zaman, içeriye girip çıkabilmeleri amacıyla pencereyi açık bırakır ve onları odanın içinde beslerdi.
Dünya’daki herhangi bir kimseyle ücretsiz olarak konuşabilmesi için, yatağının başındaki altın kaplamalı telefon, en sevdiği gri benekli beyaz güvercin tüneği idi.”O öldüğü zaman bende öleceğim” derdi Tesla.
Ve 1943 Ocağında, bir gün en sevdiği güvercin onu son kez ziyaret etti. Tesla bitkin ve üzgün olarak” o ölüyor. Gözlerinin ışığında mesajını aldım” diye inledi.
Uzun zamandır Tesla’nın kapısının kulpunda asılı bulunan “rahatsız etmeyin” levhasını gören bir hizmetçi, durumu araştırmak ve anlamak için anahtarını kilide sokup içeri girdi. Tesla 87 yıllık narin çerçevesini yatağından sükûnet içerisinde terk edip aslına dönmüştü. Hizmetçi mırıldanan güvercinleri yemledi ve onları yumuşak hareketlerle dışarıya kovup pencereyi kapadı. Gariptir ki, hizmetçinin dediğine göre Tesla’nın sözüne ettiği o beyaz güvercin diğerlerinin arasında yoktu.
HAZIRLAYAN ÇAĞRI AKYILDIZ

ANKET ÖRNEĞİ "SİGARA ANKETİ"

Anket T.C. Sakarya Üniversitesi elektrik elektronik mühendisliği 2.sınıf öğrencisi Çağrı Akyıldız tarafından; sigaraya insanların kaç yaşında, neden başladıklarını, toplumun sigaraya olan tutumunun nasıl olduğunu anlamak amacıyla yapılmaktadır.

Sayısal cevap isteyen konularda tek bir şıkkı yuvarlak içine alarak işaretleyiniz, diğer sorularda cevaplarınızı şıklarla uyuşanları işaretleyiniz eksik kaldığını düşündüğünüz konuları ekleyiniz.


1)Sigara içiyor musunuz, içiyorsanız kaç yaşınızda başladınız?

a)İçmiyorum b)0-7 c) 8-12 d)13-15 e) 16-18 f)19



2)Sigarayı içmenizdeki asıl neden nedir? İçmiyorsanız içenler sizce neden içiyorlar?

a)rahatlattığını düşünüyorum

b)can sıkıntısına

c)arkadaşlar arasında dikkat çekiyor

d)bazı şeyleri anlık unutturuyor

e)farklı ise yazınız:___________________________



3)Kapalı alanlarda sigara yasağı olmasına rağmen uygulanmamasını veya uygulanamamasını nelere bağlıyorsunuz?

a)içenlerin toplumda azımsanmayacak sayıda olmalarına

b)yasakları uygulayacak kişi veya kuruluşların sorumsuzluklarına

c)içmeyenlerin veya rahatsız olanların tepki göstermemelerine şikayet etmemelerine

d)doğal bir olay gibi gündelik hayata girmiş olmasına

e)farklı ise yazınız:_____________________________________________________




4)Evinizde sigara içiliyor mu, içilmiyorsa içen misafirlerinizin içmelerine müsaade ediyor musunuz?

a)kesinlikle evimde sigara içilmiyor

b)büyüklerimiz hariç kimseye sigara içirmiyorum

c)biz içmiyoruz ama içenlere müsaade ediyoruz

d)içiliyor




5)Sigarayı bırakacak olsanız sizce sebebi ne olur yani şu olursa sigarayı bırakırım diyebileceğiniz şey nedir?

a)hastalık b)istersem olur

c)aile ve çevre baskısı hissedersem

d)farklı ise yazınız:_____________________________________________________



6)Aylık sigaraya ne kadar para ödüyorsunuz?

a)0-20 b)20-60 c)60-100
d)100-140 e)140-üstü




7)Haftada kaç paket sigara içiyorsunuz?
Yazınız:_______



8)Sigarasız bir toplum için sizce ne gibi önlemler alınmalı veya neler yapılmalı?
Yazınız:_________________________________________________________________________________________________________________________________________




9)Yeni tanıştığınız birinin sigara içiyor veya içmiyor olması sizin için bir şeyler ifade eder mi, karşınızdaki kişi hakkında önyargılarınız olur mu?
Yazınız:_________________________________________________________________________________________________________________________________________




10)Kampus içerisindeki kantin ve kafeteryalarda sigara içilmesini istiyor musunuz?

a)evet içilsin b)hayır içilmesin



ADINIZ SOYADINIZ: ________________________________

İMZA:_______________

ANKETÖRÜN
ADI SOYADI:___________________________TARİH:__/__/2007

İMZA:_______________


Vakit ayırıp anketimize katıldığınız içine teşekkürler. Sonuçlar http://dartanyan.da.funpic.de adresinde bir ay içerisinde yayınlanacak
HAZIRLAYAN ÇAĞRI AKYILDIZ

TÜRKİYEDE NÜKLEER ENERJİ SANTRALİ KURULMALI MI?

TÜRKİYEDE NÜKLEER ENERJİ SANTRALİ KURULMALI MI?


Nükleer enerji santralleri elektrik enerjisinin elde ediliş yolarından en ucuz olanıdır. Lakin bu santraller söylentilere ve geçmişte gerçekleşmiş olan Çernobil kazası gibi 3 kazaya göre radyasyon yaymaktadırlar ve insan hayatını büyük ölçüde tehlikeye sokmaktadırlar. Nükleer santrallerden dünya üzerinde 500 civarında vardır ve dünyanın gelişmiş ülkeleri enerjilerinin büyük bir kısmını nükleer enerjiden karşılamaktadırlar. Eğer bu kazaları önemsemeliysek bu enerjinin 1957 den buyana kullanıldığını ve günümüzde 500 civarında nükleer santralin var olduğunu bilmeliyiz. Bu şekilde düşünürsek eğer nükleer enerjinin korkulduğu kadar sağlıksız olmadığını anlayabiliriz. Atlanmaması gereken başka bir konuda Çernobil kazasının sebebi kapatılması gereken eski bir santralin kapatılmayıp çalıştırılmasıdır.
Bulgaristan 2006 yılının son aylarında nükleer enerji santrali için teklif aldı ve bunlardan biri 3.9 milyar avro ( 7,02 milyar YTL ) ile Rus atomstroyeksport şirketi idi. Diğer teklifte Çek Şkoda Alians konsorsiyomu tarafından 4.098 milyar avro ( 7,37 milyar YTL ) olmuştur. Bulgaristan Rus firma ile 2013 de bitecek şekilde anlaşmıştır. Demek ki dünya piyasasında 7.5 milyar YTL ye tam donanımlı son teknoloji kullanılmış bir nükleer santral inşa ettirilebilmektedir.
Nükleer enerjinin parasal ve radyasyon riski kısmını bir kenara bırakacak olursak, neye mal olacaksa olsun nükleer santral kurulmalı ve nükleer araştırmalar, çalımlalar yapılmalıdır. Türkiye nükleer enerjiyi öğrenmeli ve geliştirmeli bu konuda uzman mühendisler yetiştirmelidir. Çünkü dünya da bu güç devletlerarası politikayı büyük ölçüde etkilemektedir. Bugün İran’a nükleer enerji santrali yapmaması için baskı kurulmaya çalışılmaktadır. Çünkü bu santrali kurması demek yüksek tahrip gücü olan silahları da yapabileceği anlamına gelmektedir. Zaten nükleer enerji santrallerinin yan ürününden atom bombası yapılmaktadır. Türkiye de nükleer enerjiyi bilmeden nükleer silah yapması veya kullanması hayalden öteye gidemez.
Bütün bu olumlu olumsuz düşünceler iyice hesaplandıktan sonra bu ülkenin menfaatini kendi menfaatleri üstünde tutan kendi çıkarını düşünmeyen uzman kişiler tarafından bir karar alınmalı ve nükleer enerji konusunda kesin bir tavır alınmalıdır.
HAZIRLAYAN ÇAĞRI AKYILDIZ

NÜKLEER ENERJİ HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİM

NÜKLEER ENERJİ

Nükleer enerji Einstein’ın 1905 yılında E=mc’2 formülünü ile fisyon sonucu açığa çıkabilecek enerji hakkında öngörüsü ile hayat bulmuştur. İl kez deneysel olarak 1930 yılında bu öngörü doğrulanmıştır. 1942 yılında da Amerika Birleşik Devletleri’nin Chicago, Illinois kentinde nükleer reaktörü kuruldu. Elektrik üreten ilk ticari santralde 1957 yılında ABD’de işletmeye girmiştir.
Nükleer enerjiyi 1957 yılından beri dünya insanlık yararına kullanmaktadır. Bugün için dünyada 460’ın üzerinde nükleer santral bulunmaktadır. Bugüne kadar hızla sayısı artan nükleer santrallerin sayıları bugün için kısıtlı kalmıştır yeni nükleer santral yapımına girişilmemektedir. Fakat bu dünya ülkelerinin nükleer enerjiden vazgeçtikleri anlamına gelmemektedir hala gerekli çalışmalar yapılmakta ve daha iyi verim ve daha az zarar verilebilmesi için teknolojinin bütün imkanlarından yararlanılmaya ve geliştirilmeye çalışılmaktadır. Bugün için Avrupa ülkelerinde inşaları azalsa da nükleer santrallerin Avrupa yinede enerjisinin büyük bir çoğunluğunu nükleer kaynaklı sağlamaktadır. Avrupa da bugün için Fransa enerji ihracatçısı durumundadır. İngiltere’ye Almanya’ya İsviçre’ye İtalya’ya nükleer enerjisini satmaktadır. Ayrıca enerji ihtiyacının da %70’ini nükleer enerjiden karşılamaktadır.
Nükleer enerji gerekli önlemler alındıktan sonra temiz bir enerji kaynağıdır. Doğaya CO2, NO2, NOx, SO2 gibi zarar verecek gazları salmaz. Bu gazlar dünyada sera etkisi yaratmakta ve doğanın dengelerinin değişmesine sebep olduğu ve önlem alınmasa yakın gelecekte büyük sorunlara sebep olacağı yıllardır bilinmektedir. Ayrıca 1000 MWe gücündeki bir nükleer santralden yılda 27 ton atık madde çıkar fakat aynı kapasitedeki bir termik santralden ise yılda bu rakamın hacim olarak 70-80 milyon kere ağırlık olarak ta 25-300 bin kere daha fazla atık madde dışarıya bırakılır.
Nükleer enerji santralleri tarihleri boyunca 3 önemli kaza yaşamışlardır. Bunlar Çernobil, three mile Island ve Tokaimura kazalarıdır. Bu kazalarında hepsi sorumluluğunun bilincinde olmayan çalışanlar tarafından gerçekleşmişlerdir. Zaten nükleer santraller herhangi bir parçanın, makinenin veya sistemin arızalanması durumunda yerine işlev görebilecek başka sistemlerin yapılması ile faaliyete geçerler. Hemen hemen nükleer santraller teknik sorun yaşamaz denilecek ölçüdedirler.
Depreme dayanıklı olarak inşa edilen nükleer santraller 8.5 şiddetine kadar dayanabilecek şekilde inşa edilirle ve deprem riski en az bölgelere inşa edilirler. Türkiye de yapılması planlanan nükleer santrallerde Akkuyu Konya ve Karaman’ı da içine alan 6 numaralı deprem bölgesi tarih boyunca hiç 6.4 şiddetinden büyük deprem görmemiştir.
Nükleer enerji bugün için enerji ihtiyacını karşılamasının yanı sıra tehdit unsuru olarak ta kullanılmaktadırlar. Bu santrallerin kurulması devletin nükleer enerjiyi bilen uygulamasını ve geliştirilmesini yapabilen yeni insanların yetişmesine ve dünyadaki nükleer teknolojiye ayak uydurmasını bu gücü elinde tutabilmesini sağlayacaktır.
Nükleer enerji santrali yapılacaksa tamamen güvenli bir şekilde ve dünyadaki en iyi ve en verimli nükleer santral örnek alınarak yapılmalıdır. Ayrıca kendi yetiştirdiğimiz elemanların işletmesine olanak sağlanmalıdır.
HAZIRLAYAN ÇAĞRI AKYILDIZ

KRİPTOGRAFİ ŞİFRE YAZIMI NEDİR?

AMAÇ

Şifreleme yöntemleri insanlığın önemli ihtiyaçlarından biridir çünkü gizlilik bazen her şey olabilir. Bir insanın hayatı, bir milletin varlığı, vb… benim de bu konuyu araştırmamın sebebi şifreleme işlemlerinin mantığını anlamak günümüzde bankaların kullandıkları 128 bitlik güvenlik sistemlerinin ne kadar güvenli olabilecekleri hakkında bilgi sahibi olmak.

ÖNSÖZ

Kriptografi eski yunan döneminden beri kullanılan ve günümüze kadar gelişerek gelmiş bir şifreleme sistemidir. Bu yazıda şifreleme yöntemlerinin nasıl yapıldığı hakkında temek bilgileri öğrenebileceksiniz. Günümüze kadar hangi şifreleme sistemlerinin kullanıldığı ve bu sistemlerin ne gibi açıklarının olduğu ne kadar güvenli oldukları konusunda bilgi sahibi olacaksınız. Bu konu detayına inildiğinde sayıların veya rakamların şifrelenmesinden ziyade elektrik elektronik müh. Bölümü öğrencileri için sinyallerin şifrelenmesi olarak geliştirilebilecek yapının temellerini bu yazı sayesinde atmış olacaksınız.

KRİPTOFRAFİ ŞİFRE YAZIMI NEDİR KULLANIM ALANLARI NERELERDİR?

Kriptografinin Türkçe adı şifre yazımıdır. Kriptografi yunanca gizli anlamına gelem "kript" ve yazı anlamına gelen "graf"'dan türetilmiştir. Kriptoloji ise şifre bilimdir. Şifre kelimesi ise Fransızcadaki "chiffre" yani sayı kelimesinden gelmektedir.
İki insan düşünün ve bu kişiler birbirleri ile haberleşecek olsunlar. Bu iki insanın birbirlerine özel ve başka hiç kimsenin görmesini istemedikleri mesajlar yollamak isterlerse şifre yazımı kullanmadıkları sürece mümkün olmayacaktır. Çünkü taraflardan birin göndereceği mail ilk önce sunucuların eline geçecektir. Burada aracı kişilerin veya hackerlerin insaniyetine kalacaktır. En kötüsü bir mektup yazıyorsunuz ve mektubu postaneye bırakıyorsunuz burada postaneye ve çalışanlarına güvenmek zorundasınız. Bu gibi durumlarda kalmamak için kullanabileceğimiz yöntemlerden bahsedecek olursak.

GİZLİ YÖNTEM ANLAŞMASI

A ve B mektuplarını diğerleri için anlaşılmaz kılacak bir yöntem üzerine gizlice anlaşırlar. Örneğin, bütün kelimelerin tersten yazılacağına (AHMET yerine TEMHA), veya her harften sonra rasgele bir harf konulacağı kararlaştırılabilir (AHMET yerine AZHIMPENTC). Yöntemin bulunması durumunda bütün iletişimler çözülecektir. Farklı kişilerle iletişim kurmak istenirse, her kişi ile farklı yöntemler üzerinde anlaşılması gerekir. Birçok kişinin şifreyi bilmesi gerekiyorsa, güvenlik için sık sık yöntemin değiştirilmesi gerekebilir. Yeni yöntemler bulmak ise sanıldığından daha zordur.[1] bu sistemi kırmakta kolay olacaktır çünkü yapısı itibariyle fazla olasılığa açık gözükmemekte ve günümüz bilgisayarları ile kolayca kırılabilecektir buda güvenliği tehlikeye atacaktır.

SEZAR YÖNTEMİ

Bu yöntemde eski yunan döneminde Sezar’ın mektuplarının gizliliğini sağlamak amacıyla bulunmuştur. Yöntem harflerin ötelenmesinden başka bir şey değildir. Yani öteleme sayınız 13 ise a yerine a dan 13 sonra gelecek harfi yazacaksınız f yerinede f den 13 harf sonra gelen harfi yazacaksınız. Bir örnekle açıklayacak olursak; aşağıda n=13 girilmiş bir Sezar şifresi tablo 1 de gösterilmiştir. [4]
01234567890123456789012345
ABCDEFGHIJKLMNOPQRSTUVWXYZ ^ çözme yönü
şifreleme yönü v NOPQRSTUVWXYZABCDEFGHIJKLM
n=13
Açık Metin: "SEZAR MEZAR TURK POLISI YAKALAR"
Şifrelenmiş Metin: "FRMNE ZRMNE GHEX CBYVFV LNXNYNE"

Tablo:1 Örnek Sezar şifresi uygulaması

Sezar şifresini kırmak sadece n sayısını bulmak olsa işimiz yine belki zor olurdu fakat Sezar şifresinde bir harf karşılığı olarak hep aynı bir harf denk geldiği için bir alfabedeki çok kullanılan harflerin olasılığından yola çıkarak da yazıyı kırabiliriz. Çünkü her alfabede harflerin kullanım sıklıkları genel olarak bilinmekte veya bulunabilmektedir.
DENEME YANILMA YÖNTEMİ
Simetrik Şifreleri değerlendirirken en önemli değişkenlerden biri anahtar uzunluğu veya anahtarın alabileceği farklı değerlerin sayısı. Anahtarımız n farklı değer alabiliyorsa, 0 ile n-1 arasında bir sayıyla eşdeş olduğunu düşünmek işimizi kolaylaştıracaktır. Sezar Şifresini için (Türk alfabesini kullanırsak) n=28 olacaktır. Anahtar uzunluğu ifade edilirken n sayısı doğrudan kullanılmaz, onun yerine o tamsayıyı bilgisayar belleğinde saklayabilmek için gerekli olan bit sayısı kullanılır. Bu o sayının 2 tabanındaki logaritmasına eşittir. Eklenen her bit, n sayısını iki ile çarpar. Örneğin, 16 bitlik bir anahtar, 216=65536 değer alabilir.
ABD, anahtar uzunluğu 40 bit'i geçen şifreleme algoritmaları içeren yazılımların ihracını yasaklamıştır. 40 bitlik bir anahtar için n=240 veya n=1 099 511 627 776 (bir trilyon doksan dokuz milyar beş yüz on bir milyon altı yüz yirmi yedi bin yedi yüz yetmiş altı). Bu sayı size çok gelebilir ama 1995'de yapılan bir yarışmada RC4 algoritması ile 40 bitlik bir anahtarla şifrelenmiş internet üzerinden yapılan bir (boş) kredi kartı işlemi elinde sadece mütevazı bir bilgisayar laboratuarı olan bir öğrenci tarafından 3 buçuk saatte bulundu [2].
Buda akıllara kaç bitlik şifreleme sisteminin güvenli olabileceğini getirmektedir. Bunu çözümü için bugünkü bilgisayarların bile kısa sürelerde bulamayacağı yani aşırı yoğun bir olasılığa sahip şifreleme yöntemlerinin kullanılması gerekmektedir. Anahtarın deneme yanılma yöntemi ile çok zor bulunabileceği zannedilen 100 bit olarak düşünülmektedir. 100 bitle oluşturulmuş bir şifrenin bugünkü bilgisayarlardan milyonlarca kat daha hızlı bir bilgisayar ile milyarlarca yıl süreceği tahmin edilmektedir.
Aşağıdaki tablo 2 de farklı anahtar boyları için, saniyede bir milyon, bir milyar ve bir trilyon şifre deneyebilen bilgisayarlar için kırma zamanları verilmiştir.[5]

Anahtar Uzunluğu n 2n 106 şifre/s hızında
ortalama çözme süresi 109 şifre/s hızında 1012 şifre/s hızında
32 bit ~4x109 36 dak 2.16 s 2.16 ms
40 bit ~1012 6 gün 9 dak 1 s
56 bit ~7.2x1016 1142 yıl 1 yıl 2 ay 10 saat
64 bit 1.8x1019 292 000 yıl 292 yıl 3.5 ay
128 bit 1.7x1038 5.4x1024 yıl 5.4x1021 yıl 5.4x1018 yıl
Tablo:2 farklı hızdaki şifre kırıcı bilgisayarlar için farklı uzunluktaki şifrelerin kırılma süreleri.

Sezar şifresinin nasıl çözüleceğine gelirsek Sezar şifresi basit bir alfabe değiştirme şifresidir. Alfabedeki harflerin yerlerini rasgele değiştirerek daha güçlü bir şifre yapılabilir. Bu durumda n alfabedeki harf sayısı ise, n! yani 28! ~= 3x1029 değişik şifre alfabesi olur. Bu alfabelerden bir tanesini seçecek bir anahtarın uzunluğu ise log2 28! ~= 98 bit olması gerekir. Yani deneme-yanılma yöntemiyle hangi alfabenin kullanıldığını bulmak hemen hemen olanaksızdır. Buna rağmen, "alfabe değiştirme şifresinin şifre çözümü, özellikle harf sayısı görece az olan Latin alfabelerinde çok basittir. Herhangi bir Türkçe, Fransızca veya İngilizce (veya almanca veya İtalyanca) metin alıp hangi harfin ne kadar kullanıldığına bakarsak, harf kullanım dağılımının çok olduğunu görürüz.
Latin alfabesine çevrilmiş bir Türkçe metin'den çıkartılan istatistikler aşağıda tablo 3 de gösterildiğine göre:[6]
Harf Adet Sıklık (%)
Boşluk 5373 16.88
i (ı, î) 4024 12.64
e (ê) 3201 10.06
a (â) 2805 8.81
L 2258 7.09
N 2112 6.63
R 2023 6.35
M 1298 4.08
s (ş) 1237 3.88
u (ü) 1217 3.82
T 1216 3.82
K 1140 3.58
o (ö) 899 2.82
D 881 2.77
g (ğ) 802 2.52
Y 680 2.14
Diğer 666 2.09
Toplam 31382 100.00

Tablo:3 Türkçe harflerin kullanım frekansları



Elimize alfabe değiştirme yöntemiyle şifrelenmiş bir metin gelirse, yapacağımız ilk iş metnin içerdiği bütün harflerin (veya şekillerin) kullanım istatistiğini hesaplamak olmalı. Ondan sonra, metnin hangi dilde yazıldığına dair tahminler yürütüp, o dilin harf kullanım sıklıklarını hesaplayıp, ikisini karşılaştırarak ve biraz tahmin yürüterek kolayca şifreyi çözebiliriz.
TEK KULLANIMLIK ŞERİT YÖNTEMİ
Güvenilirliğinin kanıtı çok basit olan bir şifreleme yöntemidir. Bu şifreleme yönteminin kullanımını epey zorlaştıran şey aynı zamanda onun güvenliğinin de teminatıdır. İngilizcesi "One-Time Pad" olan tek kullanımlık şerit, yollanacak mesaj kadar uzun olan bir anahtardır. Bu şeritteki harflerin rasgele seçilmiş olması gerekmektedir. Şifreleme işleminde, mesajdaki her harf ve o harfin şeritteki karşı gelen harfi sayıya çevrilip toplanılır. Harfler sayıya çevrilirken alfabedeki sıra numaraları kullanılabilir. Toplam alfabedeki harf sayısını aşarsa alfabedeki harf sayısı toplamdan çıkartılır. Elde edilen sayı ya doğrudan yazılır veya bir harfe çevrilir. Şifreyi çözmek için, aynı anahtar şerit ile işlem tersinden yapılır; bu sefer şeritteki harfler şifreli mesajdaki harflerden çıkartılır, toplam sıfırın altına düşerse alfabedeki harf sayısı eklenir. Yani matematiksel olarak n alfabedeki harf sayısı ise modulo n çıkarma ve toplama işlemleri gerçekleştirilir. Alttaki tablo 4 de bu örnek gösterilmiştir.[7]

Şifresiz Metin: BUMESAJTEKKULLANIMLIKSERITILESIFRELENMISTIR
Şerit: DOKPEZRHOCVSVMLNDTKBJTSDSULEPLSSZCHEBZMQCHJ + (mod 26)
Şifreli Metin: EIWTWZAASMFMGXLALFVJTLWUANTPTDAXQGSIOLUIVPA
Tablo:4 tek kullanımlık şerit yöntemi ile şifrelenmiş yazı örneği
Şeritteki harflerin rasgele seçilmiş olması çok önemlidir. Harfleri rasgele seçilmiş bir şeride, harfleri düzenli olan bir mesaj eklersek, elde edeceğimiz harfler gene rasgele olacaktır. Dolayısıyla bu şifreli mesajı çözmek için hangi şeridin kullanıldığını tahmin etmekten başka çaremiz yoktur. Şerit ile mesaj aynı uzunlukta olduğuna göre (bu da bir şeridin sadece bir kere kullanılmasını gerektirir) bütün şeritleri denersek, o uzunluktaki bütün mesajları da elde ederiz. Dolayısıyla tek kullanımlık şeridin güvenilirliği kanıtlanmıştır. Şeritle şifrelenmiş mesajdan sızan tek bilgi, onun varlığı ve uzunluğudur.
Bu tür şeritler eskiden tehlike anında hızlıca yakılabilmek için selülozdan imal edilirmiş. Elçilikler ülkeleri ile iletişimlerinde güvenilirliği sağlayabilmek için bu yöntemleri kullanırlarmış; şeritler diplomatik kurye ile getirilirmiş. Tek Kullanımlık Şeridin oldukça hantal bir kullanıma sahip olduğunu görüyoruz.

AÇIK ANAHTAR KRİPTOLOJİSİ YÖNTEMİ
Tek Kullanımlık Şerit, simetrik şifrelerin temel aksaklığını yoğunlaştırarak sunmaktadır: anahtar yönetimi. Bütün simetrik şifrelerde anahtarların gizli ve güvenli bir kanaldan iletilmesi gerekmektedir. Bunun nedeni şifreleme anahtarının çözme anahtarıyla aynı olmasıdır. 1978 yılında Diffie ve Hellman'ın ilk asimetrik şifreleme yöntemini çıkarmalarıyla beraber şifre yazım’da yeni bir dönem başlamıştır. Asimetrik şifreleme yöntemiyle artık şifreleme ve çözme anahtarları farklıdır. Anahtarlardan birinin şifrelediğini sadece diğeri çözebilir. Anahtarlardan birine açık anahtar, diğerine gizli anahtar adı verilir; açık anahtar herkese açıklanır. Ayşe Burak'a bir mektup yollamak istiyorsa, önce Burak'ın açık anahtarını temin edip, mesajını onunla şifreleyip Burak’a yollaması gerekir. Burak aldığı mesajı kendi gizli anahtarıyla açar. Ayşe'nin dikkat etmesi gereken tek nokta aldığı açık anahtarın gerçekten Burak'a ait olup olmadığıdır. Açık anahtar rahatça dağıtılabildiğinden, bunu sağlamanın kolay bir yolu, anahtarı bağımsız çeşitli noktalara dağıtmaktır; böylece Ayşe birden fazla yerden Burak’ın anahtarını temin edip doğrulayabilir.
SAYISAL İMZALAR YÖNTEMİ
Açık Anahtar Kriptografisinin (ing. Public Key Cryptography) sağladığı başka bir olanak ise sayısal imzalardır. Burak'ın aldığı mektubun gerçekten Ayşe'den gelip gelmediğini öğrenebilmesi için, Ayşe'nin mektubu imzalaması gerekir: Ayşe, mektubu yollarken, kendi gizli anahtarıyla şifreler. Burak Ayşe'nin gizli anahtarıyla şifrelediği kopyayı Ayşe'nin açık anahtarıyla çözer. Böylece mektubun Ayşe'den geldiğini ve değiştirilmediğini anlar. Çünkü Ayşe'nin açık anahtarıyla çözülebilen bir mektup sadece Ayşe'nin gizli anahtarıyla şifrelenmiş olabilir.
Neden asimetrik ?
Günümüzde pek çok açık anahtar algoritması tasarlanmıştır; en ünlüleri arasında ElGamal ve Diffie-Hellman kriptosistemleri ile yaygın olarak kullanılan ve adını tasarımcıları Rivest, Shamir ve Adleman'ın adlarının başharflerinden alan ünlü RSA'dır. Bunların dışında eliptik eğriler, kombinatuardaki altküme toplamı sorunu (ing. knapsack/subset sum problems) ve çeşitli modüler aritmetik problemleri üzerine kurulmuş algoritmalar bilinmektedir. Açık anahtar algoritmalarının tümü çok büyük sayılarla yapılan bazı işlemlerin bir yönde çok kolay, aksi yönde ise (en azından bugünkü matematik bilgimizle) çok zor olmasını kullanmaktadırlar. Asimetrik kriptografi terimi bu dengesizlikten gelmektedir. Örneğin RSA, çok büyük asal sayıları yaratmanın kolaylığına karşın büyük sayıların asal bileşenlerinin bulunmasının zor olmduğu varsayımına dayanır. Bu varsayımı destekleyen tek şey, uzun süredir matematikçilerin tamsayıları asal bileşenlerine ayırmanın hızlı bir yolunu bulmamış olmalarıdır.
KAPAN İŞLEMLER YÖNTEMİ
Asimetrik denebilecek bir başka işlemler sınıfı ise "kapan" işlemlerdir (ing. One-Way Hash Functions or Trapdoor Functions). Kapan işlemler değişebilir uzunluktaki bir metini alıp sabit uzunlukta bir değer üretirler; esasen kriptografik hata sezim kodlarıdır (ing. Error Detection Codes): 1 gigabaytlık bir dosyayı 128 bitlik sonuç veren bir kapan işleminden geçirirsek, o dosyanın her bitine bağımlı bir parmakizi elde ederiz. Dosyadaki herhangi bir kasıtlı veya kasıtsız değişiklik (bir bitlik bile olsa) kapan değerine yansır. Ayrıca parmakizinden metinin içeriği hakkında herhangi bir bilgi elde edilemediğinden kapan işlemler tek yönlü olarak nitelenir. Güvenli bir kapan işlemi ile, belli bir parmakizini verecek bir dosya yaratmak veya parmakizleri aynı olan iki dosya yaratmak çok zordur.

SONUÇ

Günümüzde de şifreleme yöntemleri her zaman aslında karşımıza çıkmaktadır örneğin bir bankanın ATM’sinden kartımızla para çekerken şifre kullanmak zorundayız. İnternette bir üyeliğimizi aktifleştirirken şifre kullanmak zorundayız. Bu kadar şifreleme yöntemini öğrendikten sonra bizlerde hayatımızda ki onlarca şifrelere birer şifreleme yöntemi oluşturarak birbirleri ile ilişkileri olmalarını fakat ilişkinin de sadece kendimiz tarafından bilinmesini sağlayabiliriz. Bu sayede onlarca şifreyi aklımızda tutmak yerine bir şifre ve bir tanede ilişkilendirme yöntemini bilmemiz yeterli olacaktır hayatımızı basitleştirmek ve güvenli kılmamız için yararlı olacaktır.

KAYNAKLAR
http://iccc.isikun.edu.tr/b_kupu/kriptografiye_giris.htm
http://kriptoloji.tr.cx/
http://tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9Eifreleme
[1] http://iccc.isikun.edu.tr/b_kupu/kriptografiye_giris.htm
[2] http://iccc.isikun.edu.tr/b_kupu/kriptografiye_giris.htm
[3] http://iccc.isikun.edu.tr/b_kupu/kriptografiye_giris.htm
[5] http://iccc.isikun.edu.tr/b_kupu/kriptografiye_giris.htm
[6] http://iccc.isikun.edu.tr/b_kupu/kriptografiye_giris.htm
[7] http://iccc.isikun.edu.tr/b_kupu/kriptografiye_giris.htm
HAZIRLAYAN ÇAĞRI AKYILDIZ